3. Hukuk Dairesi 2021/2352 E. , 2021/4155 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kiracının tadilat yapmak amacıyla kiralanana zarar verdiğini, Afşin Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/70 D. iş sayılı dosyasında yapılan tespitte taşınmazdaki hasarın belirlendiğini belirterek 9.891TL"nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacının açmış olduğu maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 8.541 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2014/10622 esas 2015/8034 karar sayılı ilamı ile hasar miktarının tespitinin bilirkişi incelemesini gerektirmekte olduğu, tek yanlı yapılan delil tespitine ilişkin bilirkişi raporunun hükme dayanak yapılamayacağı, ayrıca, davalı kiraya veren kurum harçtan muaf olduğundan bakiye nispi harç alınmasının doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde; davacının açmış olduğu maddi tazminat davasının kabulü ile 9.891TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 02.10.2019 tarihli 2018/3989 E. 2019/7380 K. sayılı ilamı ile sair temyiz itirazlarının reddi ile, "mahkemece verilen ilk hükümde davanın kısmen kabulü ile 8.541 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verildiği, verilen ilk kararın sadece davalı tarafça temyiz edildiği, bu şekilde davalı yararına miktar yönünden usulü müktesep hak oluşmasına karşın; mahkemece verilen son hükümde, davanın kabulü ile 9.891 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verildiği görülmektedir.
O halde; mahkemece, usulü kazanılmış hak kuralı ihlal edilerek temyiz eden davalı aleyhine olacak şekilde daha önce hükmedilen 8.541TL maddi tazminat miktarından daha fazla maddi tazminata karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde; kısa kararda davanın kısmen kabulüne, 8.540TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline; gerekçeli kararın hüküm kısmında ise 8.540TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) 6100 sayılı HMK"nın 298/2. maddesinde; gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda; tefhim edilen kısa kararda, “maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 8.540 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde hüküm kurulmasına karşın, gerekçeli kararda “maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 8.540 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” hükmedilmek suretiyle, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.
2-) Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonucunda bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (9.5.1960 gün 1/9 sayılı YİBK).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak oluşabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak durumu doğabilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir.
Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturmaktadır (4.2.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Mahkemece 15.11.2017 tarihli kararda 9.891TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair hüküm kurulmuş, bu hükümde yasal faize ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamış, bu hükme karşı sadece davalı tarafından temyiz yoluna başvurulmuş ve bu kararın davalı lehine bozulmasına karar verilmiş olup bu husus artık davalı taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturmaktadır. Bu nedenle bozma sonrasında davalının usuli kazanılmış hakkı ihlal edilerek 8.540TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiş olması doğru değildir.
3-) Bozma kararına uyulduğu halde gerekleri yerine getirilmemiş, bozmaya uygun karar verilmemiştir. Şöyle ki;
Mahkemece uyma kararı verilen Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 2014/10622 esas, 2015/8034 karar sayılı ilamı ile; davalının harçtan muaf olduğu ve davalıdan bakiye nisbi harç alınmasının doğru olmadığı açıkça belirtilmiştir. Buna rağmen, davacı tarafından ödenen başvurma harcının, vekalet harcının, peşin harcın ve değişik iş dosyasında ödenen harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine yönelik hüküm kurulması da hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 14/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.