10. Hukuk Dairesi 2012/24801 E. , 2013/640 K.
"İçtihat Metni"...
İşkazasında sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirler, tedavi gideri ile ödenen geçici işgöremezlik ödeneğinin 506 sayılı Yasanın 26.madesi uyarınca tazmini davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi ve davalı avukatı tarafından duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16.10.2012 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davalı adına ....ile karşı taraf adına ....geldiler. Duruşmaya başlandı. Hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum vekilinin temyiz itirazlarının reddine;
2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
5510 sayılı Yasanın 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. maddesi olup, maddedeki “....sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere...” bölümünün, ....23.11.2006 tarih ve .... Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olması karşısında, Kurumun bu maddeden doğan rücu hakkının, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayandığının kabul edilmesi ve bu kabul çerçevesinde, Kurumun rücu alacağının, ilk peşin değerin kusura tekabül eden miktarıyla sınırlı bulunması ve tazminat hesabının bu şekilde yapılması gerekmektedir.
Öte yandan, Kurumun, sigortalı veya hak sahiplerine bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi; bağlanan gelirin kesildiği veya kesilmesi gereğinin, yargılama sürecinde ortaya çıktığı durumlarda; Kurumun ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceği yönünün de, tazmine yönelik davada gözetilmesi gereken genel ilkeler arasında bulunmadır.
./..
-2-
Davaya konu somut olayda; trafik-iş kazasına uğrayan sigortalı Nedim Menekşe’ye 18.10.2007 tarihi itibariyle %25.20 sürekli iş göremezlik derecesine göre gelir bağlandığı, yapılan kontrol muayenesi sonucu alınan 27.12.2011 ve 29.03.2012 tarihli raporlara istinaden sürekli iş göremezlik derecesinin 29.03.2012 itibariyle %3,01’e düştüğü bildirilmiştir.
Sürekli iş göremezlik geliri; 506 sayılı Yasanın 19. maddesi hükmü uyarınca zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalının meslekte kazanma gücünü en az % 10 oranında yitirmiş olması halinde, sağlanan bir sosyal sigorta yardımı niteliğindedir. Buna bağlı olarak, sigortalının, gelir almakta iken sürekli iş göremezlik geliri bağlanmasını gerektiren meslekte kazanma güç kaybı oranının tamamının ortadan kalkması veya % 10 oranının altına düşmesi halinde, bağlanan gelir kesildiği gibi, söz konusu iş göremezlik derecesi bağlanan gelir miktarını doğrudan etkilemektedir.
Mahkemece; yukarıda sıralanan ilkeler ışığında, sigortalının sürekli iş göremezlik oranındaki düşmeye bağlı olarak, sigortalıya bağlanan gelirlerin kesilip kesilmediği, bağlanan gelirin fiili ödemeye dönüştürülüp dönüştürülmediği araştırılarak, fiili ödemenin mevcudiyeti halinde, fiili ödeme ile ilişkin olduğu gelirin ilk peşin sermaye değerinin karşılaştırılması sonucu, şayet ilk peşin sermaye değerli gelirin kusur karşılığı, fiili ödeme miktarının kusur karşılığından düşük ise o taktirde ilk peşin sermaye değerine itibar edilmesinin gerekmesine, aksine fiili ödeme miktarı ilk peşin değerden düşük ise o taktirde de fiili ödeme miktarının esas alınmasının gerekeceği gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalı avukatı yararına takdir edilen 990,00TL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 22.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
....