Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/10436
Karar No: 2019/624
Karar Tarihi: 04.02.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/10436 Esas 2019/624 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2017/10436 E.  ,  2019/624 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyizi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; davalı ..."un kendisine 02/03/2011 tarihinde taahhütname başlıklı sözleşme ile tapu harici olarak taşınmaz sattığını karşılığı 20.000,00 TL"yi nakit olarak elden adı geçene ödediğini, satış sözleşmesinde taşınmazın arsa olarak nitelendirildiğini ve özel parselasyon planında belirtilen 19 no"lu taşınmaza krokide belirtilen hudutlardan dışarı çıkılmaması kaydıyla istendiği takdirde bina yapılabileceğinin belirtildiğini, oysa tapu kayıtlarına göre taşınmazın arsa vasfında değil, arazi vasfında olduğunu ileri sürerek, 20.000,00 TL"nin 02/03/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı; taahhütname başlıklı sözleşme ile ileride imar durumu ve şuyulandırma geçeceğinde icra dairelerince, mahkemelerce tapu verilme imkanı doğduğunda satılan taşınmaz bölümü için hiçbir hak iddia etmeyeceğini taahhüt ettiğini, hali hazırda tapu verilme durumu olmadığı gibi davacının ihtarda bulunmadan aleyhine dava açamayacağını, kendisine bedel ödendiğini davacının ispat etmesi gerektiğini, bu hususta tanık dinlenmesine muvafakat etmediğini, kısmen konut kısmen konut alanı içinda kalan taşınmaz için davacıya devir yapılmasını sağlamak üzere özel parselasyon için ilgili merciilere başvurduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
    Yargılama sırasında davalı ..."un ölümü üzerine davaya yasal mirasçıları olan davalılarla devam olunmuştur.
    Mahkemece; taahhütname başlıklı belgede, davalıya ne miktarda ödeme yapıldığının yazılı olmadığı, talebin miktar itibariyle senetle ispatı gerektiği, davacının davalıya yemin teklif etmeyeceğini beyan ettiği, davalının ediminin ifasının da imkansız hale gelmediği gibi kendisine edimini ifa etmesi gerektiğinin ihtar edilmediği, davalı tarafın sebepsiz zenginleştiğinin de ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, harici taşınmaz satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili istemine ilişkindir.
    Tapuya kayıtlı taşınmazların satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde yapılmadığı takdirde TMK 706, TBK 237, Tapu Kanunun 26. ve Noterlik Kanunun 60. Maddeleri uyarınca hukuken geçersiz olup geçerli bir sözleşme bulunmadığından tarafların sözleşmeye dayalı hak ve borçları da söz konusu olmayacaktır. Ancak bu durumda taraflar, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak karşı tarafa ödedikleri bedeli sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilir.
    Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için,bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olması gerekir. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. İade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tespit edilmesi gerekir.
    Somut uyuşmazlıkta; davacı, haricen satın aldığı taşınmazın tapuda devir işlemlerinin gerçekleşmediğini ileri sürmüş, davalı ise taşınmazın kısmen tarım arazisi kısmen konut alanı içerisinde kaldığını, özel parselasyon olarak haricen satılan taşınmazın konut alanı içerisinde kalmakla resmi ifraz parselleri haline getirtilmesi için, ilgili mercilere başvuruda bulunduğunu, henüz netice elde edemediğini bu nedenle tapu verilme imkanı doğmadığı gibi, ihtar çekmeden aleyhine dava açılamayacağını ve davacının ödediği satış bedeli tutarını ispat etmesi gerektiğini savunmuş, mahkemece ödendiği iddia olunan satış bedeli tutarının ve sebepsiz zenginleşmenin ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Taraflar arasında adi yazılı taahhütname başlıklı 02.03.2011 tarihli satış sözleşmesinin incelenmesi neticesinde; sözleşmede dava konusu taşınmazın ileride bilgileri yazılı zeminde imar durumu ve şuyulandırma geçtiğinde veya yasalarca mahkemelerce ve icra dairelerince tapu verilme imkanı doğduğunda, satış yapılan bu zemindeki hisselere yönelik satış yapan malik ve murislerinin hiç bir hak talep etmeyecekleri, belgenin tapu yerine geçmek üzere verildiği ve özel parselasyon planında numarası yazılı 19 nolu arsanın satın alındığı, bu taşınmaza krokide belirlenen hudutlardan dışarı çıkmamak kaydıyla dilendiği gibi bina yapabilabileceği ve tasarrufta bulunulabileceğinin belirtildiği, taşınmaz bedelinin -ne miktarda olduğu açıklanmadan- alıcı tarafından satıcıya ödendiğinin yazılı olduğu anlaşılmıştır.
    Her ne kadar; dava konusu taahhütnamede taşınmaz arsa olarak vasıflandırılıp üzerine bina yapılabileceği belirtilmiş ise de, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmazın "tarımsal niteliği korunacak alana" alınmasına dair nazım imar planı değişikliğinin ilgili Büyükşehir Belediyesi Meclis Kararı ile onaylandığı, yine tapu kayıtlarında da dava konusu taşınmazın şeftali bahçesi olarak nitelendirildiği görülmüştür. Bu haliyle, davanın açıldığı tarih itibariyle dava konusu taşınmazın arazi vasfında bulunduğu ve davacının kendisine satışı yapılan kısmı tapuda devir alma ve dilediği gibi tasarrufta bulunma imkanının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca taahhütname başlıklı sözleşmede satış bedelinin ödendiğinin de yazılı olmakla, buradan alıcı tarafından satıcıya bir bedel ödendiği anlaşılmaktadır.
    Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; davaya konu taşınmaz satış sözleşmesi resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğuna göre, her geçersiz satışta olduğu gibi tarafların aldıklarını sebepsiz iktisap hükümleri dairesinde iade ile yükümlü olduğu açıktır.
    O halde; mahkemece, satış sözleşmesinin geçersiz olduğu, davacının satışını yaptığı bölümün de yer aldığı alana ilişkin " "korunması gereken tarım alanı olarak" nazım imar planının onaylandığı, artık davacı tarafa arsa vasfı ile bina yapımı için devredilemeyeceği gözetilerek, davacı alıcının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre verdiği satış bedelini geri isteyebileceğinin kabulü ile, davada sözleşme tarihindeki taşınmaz değeri belirlenerek, taleple bağlılık ilkesi çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddi usul ve yasaya aykırıdır.
    Öte yandan; davacının temyiz dilekçesine ekli olarak sunduğu sulh ve ibraname başlıklı dahili davalılar İhsan ve iclal yönünden, mahkeme kararından önce davadan yargılama masrafları da dahil vazgeçildiği hususları da gözetilerek, mahkemece bir karar verilmesi de gerektiğinden kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/02/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi