3. Hukuk Dairesi 2017/16668 E. , 2019/681 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, taraflar arasında 20/01/2002 başlangıç tarihli kira sözleşmesi bulunduğunu, davalı kiraya veren tarafından başlatılan icra takibi nedeniyle borcu olmadığı halde davalının 87.878,11 TL tahsil ettiğini, haksız olarak tahsil edilen bu paranın iade edilmemesi nedeniyle davalı hakkında takip başlattıklarını ancak davalının takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, tahsil olunan alacağın sözleşmeye uygun olduğunu, ayrıca davacı şirketin cebri icra yoluyla 06/04/2008 tarihinde tahliye edilmesinden sonra tesiste yer alan ve davalıya ait bir kısım demirbaşların kiralananda bulunamadığını, bazı demirbaşların hasarlı olduğunun anlaşılması üzerine ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/54 Diğer iş sayılı dosyasında eksik demirbaşların ve hasarın tespit edildiğini, yapılan inceleme sonucu davacıya iadesi gereken bir miktar tespit edilirse, takas ve mahsup yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahmemece, 28/02/2012 tarihli ilk karar ile takas nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, davacının temyizi üzerine 6.Hukuk Dairesinin 2012/10876 Esas sayılı ilamı ile, Mahkemece öncelikle, davalının takas ve mahsup savunmasında bulunması üzerine taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan 20.01.2002 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi ile davacı kiracıya teslim edilen demirbaş, makine, teçhizatın tam ve eksiksiz olarak tespit edilmesi, kira sözleşmesinin 11.maddesindeki düzenleme dikkate alınarak kiralananın tahliyesinden sonra bu demirbaş, makine ve teçhizatın davalı kiraya verene iade edilip edilmediğinin belirlenmesi gerektiği, kiraya verene iade edilmeyenler olduğunun tespiti halinde, var olanların hasarlı olup olmadığının belirlenmesi, hasarlı olanlar varsa, hasarlı ve hasarsız değerlerinin uzman bilirkişi veya bilirkişiler aracılığıyla tespit edilmesi, bu hususta taraflara tüm delillerini ibraz için imkan tanınması, gerektiğinde mahallinde keşif yapılması ve hasıl olacak sonuca göre takas yapılacak davalının bir alacağının bulunması halinde ise bu miktarın infazda tereddüt yaratmayacak kesin ve net bir rakam olarak belirlenip hüküm fıkrasında gösterilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile muğlak ifadelerle hüküm verilmesi doğru olmadığı, kabule göre de; Mahkemece, davacı alacağının varlığı kabul edilmiş ise de, alacağın miktarı tam olarak belirlenmediği, hüküm fıkrası ve gerekçesinin tam, açık, infazda tereddüt yaratmayacak şekilde yazılması gerektiği, ancak kabul edilen davacı alacağının ne kadar olduğunun kesin ve net bir miktar olarak hüküm fıkrası ya da gerekçesinde gösterilmediği, Mahkemece, öncelikle davacı alacağının net olarak tespit edilip hüküm fıkrasında gösterilmesi, ondan sonra varsa davalı alacağı net olarak tespit edilip hüküm fıkrasında gösterilerek takas ve mahsup edilecek miktarın net bir şekilde belirlenmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm verilmesinin de doğru olmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, 23/10/2014 tarihli karar ile davanın kısmen kabulü ile ... 1. İcra Müdürlüğünün 2008/1981 esas sayılı dosyasında davalının asıl alacak 43.517,38 TL faiz 1.631,90 TL üzerinden itirazın iptaline karar verilmiş, davalının temyizi üzerine, 6.Hukuk Dairesinin 2015/2505 esas sayılı ilamı ile davacı kiracının demirbaşların eksiksiz ve hasarsız olarak teslim edildiğini ispatlayamadığı, bu durumda Mahkemece ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/54 D.İş sayılı dosyası ile 06.04.2008 tarihli tahliye tutanağı dikkate alınarak konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla eksik ve hasarlı tespit edilen demirbaş bedeli belirlendikten sonra takas ve mahsup yapılmak suretiyle karar verilmesi gerekirken davalının demirbaşların hasarlı halini ispatlayamaması nedeniyle takas ve mahsup talebinin reddedilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, su dolum tesisindeki cihaz ve makinelerin eksik ve hasar değerinin 24.04.2008 tarihi itibariyle 147.600 TL olduğunun tespit edildiği, demirbaşların mevcut değerlerinin 274.500 TL olarak hesap edildiği, aradaki farkın 126.900 TL"ye tekabül ettiği, davacının talebinin ise bu miktarın altında kaldığı, davalı vekilinin de takas talebinde bulunduğundan takas nedeniyle davanın reddine karar vermek gerektiği, takibin haksız başlatıldığı yönünde kanaat oluşmadığı gerekçesiyle davanın ve davalı vekilinin icra inkar taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-) Yargıtay bozma kararına gerek iradi, gerekse kanuni şekilde uymuş olan yerel mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Mahkeme, uyma kararını kaldırarak, direnme kararı veremeyeceği gibi; hükmün bozma kararı kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bozmaya uyulmakla, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda ve Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).Bu ilke, kamu düzeni ile ilgili olup; Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.(Aynı yönde ...nun 26.2.1986 gün ve 1986/1-50 E.-174 K.; 11.5.1994 gün ve 1994/8-252 E.-314 K.; 1.12.1999 gün ve 1999/18-1041 E.-1006 K.; 11.5.2005 gün ve 2005/2-315 E.-333 K.; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 E.-573 K. sayılı ilamları).
Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 2012/10876 Esas sayılı bozma ilamında, öncelikle davacı alacağının net olarak tespit edilip hüküm fıkrasında gösterilmesi, ondan sonra varsa davalı alacağı net olarak tespit edilip hüküm fıkrasında gösterilerek takas ve mahsup edilecek miktarında net bir şekilde belirlenmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm verilmesinin de doğru olmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ise de, bozma gereği yerine getirilmemiş, bozma kapsamına uygun olarak hüküm kurulmamıştır. Bu nedenle Mahkemece, bozma ilamına uygun olarak öncelikle davacı alacağının net olarak tespit edilip hüküm fıkrasında gösterilmesi, ondan sonra davalı alacağı net olarak tespit edilip hüküm fıkrasında gösterilerek takas ve mahsup edilecek miktarın da net bir şekilde belirlenmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 05/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.