1. Hukuk Dairesi 2019/3461 E. , 2020/4610 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan babaları ...’ın 10 parsel sayılı taşınmazını ikinci eşi olan davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemişlerdir.
Davalı, taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece, "Somut olayda dinlenen tanıklar murisin ilk eşinden olma çocuklarından mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgu ortaya koyamamışlardır. Yine tanık beyanlarına göre murisin başka taşınmazları da vardır. Bedeller arasındaki fark tek başına muvazaanın kanıtı değildir. Bu somut olgular ve yukarıdaki ilkeler birlikte değerlendirildiğinde muvazaa iddiasının kanıtlandığı söylenemez. Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece, davalının temyizden feragat dilekçesi değerlendirilmeden esasa ilişkin inceleme yapılamayacağı gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine, davanın kabulü ile iptal tescile karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden, davalı ..."nin bozmadan önce verilen kararı 08.12.2015 tarihinde temyiz ettiği, dosya temyiz incelemesinde iken 26.07.2016 tarihli dilekçesi ile temyizden feragat ettiği, Dairece davalının temyizden feragat dilekçesi sehven değerlendirilmeyerek kararın bozulduğu, mahkemece davalının temyizden feragat dilekçesi dikkate alınarak önceki kararda direnilmesine ve davanın kabulüne karar verildiği, verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edildiği, davalı vekilinin temyiz dilekçesinde, davalının okuma yazma bilmeyip, imza atamadığını, temyizden feragatinin gerçek iradesini yansıtmadığını, davacılar tarafından yanıltıldığını ileri sürdüğü anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, hukuki netice doğuracak bir iradenin 6098 sayılı TBK’da belirtilen iradeyi sakatlayan hata (yanılma), hile (aldatma), ikrah (korkutma) gibi bir sebebe dayalı olarak yapıldığının saptanması halinde, anılan iradenin hukuki bir netice doğurmayacağı, böylesi bir iradeye de hukuki sonuç bağlanamayacağı açıktır.
Öte yandan, bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi).
Somut olayda, mahkemece kabule dair verilen bu karar usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmayıp, yeni bir hüküm niteliğindedir.
Hâl böyle olunca; mahkemece, temyizden feragatte davalının iradesinin fesada uğratılıp uğratılmadığının, temyizden feragatin hukuki sonuç doğurup doğurmayacağının hadise şeklinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 162. ve 163. maddeleri-önsorun) aynı dava içerisinde her türlü delille ispatının mümkün olduğu gözetilerek incelenmesi, bu yöndeki taraf delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi için hüküm bozulmalıdır.
Davalı vekilinin bu yöne değinen ve yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 30/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.