3. Hukuk Dairesi 2019/204 E. , 2019/850 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tahliye ve alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kiracının kira bedellerini ödemediğini, alacağın tahsiline yönelik başlatılan icra takibine haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, kiralananın tahliyesi ile icra takibinde istenen 10.270 TL ile icra takibinden sonraki dönem için ödenmeyen 2.250 TL alacağın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı; taşınmazı haricen satın aldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın reddine dair verilen karar Yargıtay 6. Hukuk Dairesince 22.10.2014 tarih ve 2014/9456 E. 2014/11424 K sayılı ilamı ile; "".... Tapu malikleri Nedim Mercimek ve ..."in mirasçıları arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan takibin tüm mirasçılar tarafından yapılması ve davanın da birlikte açılması ya da diğer mirasçıların muvafakatlarının sağlanması gerekir. Elbirliği halinde ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, icra takibinin tüm ortaklar tarafından birlikte yapılması davanın da tüm ortaklar tarafından birlikte açılması gerekir. Davadaki eksikliğin sonradan giderilmesi mümkün ise de, icra takibindeki eksikliğin giderilmesi mümkün olmadığından davanın bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. "" gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyma kararı verilerek yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delilerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre , davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacının alacağa yönelik temyiz taleplerinin incelenmesine gelince;
İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur. HMK’nun ispat yükünü düzenleyen 190. maddesine göre ispat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanunun belirli delillerle ispatını emrettiği hususlar, başka delillerle ispat edilemez.
Kural olarak kira ilişkisinin varlığını ve aylık kira bedelinin ne kadar olduğunu ispat külfeti davacıya, davalı tarafından kabul edilen kira bedelinin ödendiğinin ispat külfeti ise davalıya düşer. Davacı yazılı kira sözleşmesi dışında, komşu dükkanın dava dışı kiracı tarafından tahliye edilmesi üzerine davalının komşu bitişik dükkanı da sözlü anlaşma ile kiraladığını, tek dükkan haline getirdiğini ileri sürmüş, davalı sözlü kira ilişkisine karşı çıkmıştır.
HMK" nun 200. maddesi uyarınca akdi ilişkinin varlığı ve aylık kira miktarının yazılı delille kanıtlanması gerekir. Somut olayda davacı sözlü kira ilişkisine dayanmış ve kira ilişkisinin varlığını kanunda belirtilen usullere göre kanıtlayamamıştır. Davacı , davalı tarafa yemin teklif etmiş, davalı tarafından taşınmazda kiracı olmadığına dair yemin eda edilmiştir. Bu durumda davacı, kira ilişkisinin varlığını ispat edememiştir. Davanın bu gerekçe ile reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile alacak talebinin de reddine karar verilmiş olması doğru olmadığı anlaşılmıştır.
Ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün gerekçesinin bu şekilde düzeltilmesine, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.