20. Hukuk Dairesi 2016/9059 E. , 2018/4033 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi müdahil davacı ... Yönetimi, davalılar ... ve arkadaşları ve davalı Hazine vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, ... Asliye Hukuk Mahkemesine sundukları dava dilekçesinde sınırlarını bildirdikleri ... Mevkiinde bulunan üç parça taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescilini istemişlerdir. Mahkemece ... mevkiindeki dava müracaata bırakıldığından açılmamış sayılmasına, ... mevkiindeki (A)=1178 m2, (C)=17204 m2, (D)=1875.03 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar ile ... mevkiinde bulunan (b)=205.34 m2 yüzölçümündeki taşınmazın ... mirasçıları adlarına tapuya tesciline, üzerindeki kargir ev ve ahırın ... mirasçılarına ait olduğunun belirtilmesine, davacı ... yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hükmün davalı Hazine vekili ile davalılar ... ve arkadaşları vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12/03/2007 tarih ve 2007-1050-3059 esas karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12/03/2007 tarih ve 2007-1050-3059 esas karar sayılı kararında özetle; ”Davacılar üç parça taşınmazın adlarına tescilini talep etmişlerdir. Davada Hazine ve köy tüzel kişiliği yanında Orman Yönetimine husumet yöneltilmemiştir. Keşifte dinlenen ziraat ve orman bilirkişi raporlarında köyiçi ve Köleevleği mevkilerindeki taşınmazların memleket haritasında açık alan ve orman sayılmayan yerlerden olduğunu, eğimlerinin % 2-3 ve % 7-8 olduğu, ... Mevkiinde bulunan taşınmazın ise, gizli memleket haritasında açık alanda görülse de eğiminin % 50-60 olduğu ve üzerinde ıhlamur ve kestane ağaçları bulunduğu ve ormandan açma olduğunu ve orman sayılan yerlerden olduğu bildirilmiştir. Medeni Kanunun 713/3. maddesinde "tescil davası Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine ....... karşı açılan" denmektedir. Davada orman araştırması yapıldığına göre, yasal hasım durumunda bulunan Orman Yönetimine de husumetin yönetilmesi gerekir. Taraf teşkili davanın görülebilme koşullarından olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen nazara alınmalıdır. Hal böyle olunca; Orman Yönetimi davadan haberdar edilerek taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra iddiası sorulup göstereceği deliler toplanarak işin esası hakkında bir karar verilmelidir. Ayrıca, Kadastro Müdürlüğü"nden ... köyünde genel arazi kadastrosu çalışmalarına başlanıp başlanmadığı, arazi kadastrosuna başlanılmışsa, çekişmeli taşınmazlarla ilgili kadastro tesbitleri yapılarak tutanaklarının düzenlenip düzenlenmediği sorulmalı, tutanaklarının düzenlenmiş olması ya da 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılan bir orman sınırlamasının olması halinde, davaya bakmaya kadastro mahkemesinin görevli olacağı düşünülmelidir. "" denilmiştir.
... Asliye Hukuk Mahkemesince, bozma kararına uyularak, dava konusu... köyünde bulunan 118 ada 11-12-13 parsel, 121 ada 13 parse, 121 ada 18 parsel, 121 ada 19 parsel ve 124 ada 6 parsel sayılı taşınmazlar hakkında 18/07/2008 tarihinde kadastro tutanağı düzenlendiği gerekçesiyle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 27. maddesi gereğince görevsizlik kararı verilmiştir.
... Kadastro Mahkemesince, davacılar ile müdahil davacı ... Yönetiminin davalarının ayrı ayrı kısmen kabulü ile,
a-... ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan dava konusu 124 ada 6 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağındaki yüzölçümü ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline,
b.... İli ... İlçesi ... köyünde bulunan dava konusu 118 ada 11 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağındaki aynı vasıf ve yüzölçümü ile toplam 3 pay kabul edilerek;
... adlarına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazın altındaki madenlerin Devlete ait olduğunun tapu kaydına şerhine,
c.... ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan dava konusu 118 ada 12 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağındaki aynı vasıf ve yüzölçümü ile toplam 8 pay kabul edilerek;
... adlarına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazın altındaki madenlerin Devlete ait olduğunun tapu kaydına şerhine,
d.... ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan dava konusu 118 ada 13 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağındaki aynı vasıf ve yüzölçümü ile toplam 32 pay kabul edilerek;
...adlarına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazın altındaki madenlerin Devlete ait olduğunun tapu kaydına şerhine,
e.... ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan dava konusu 121 ada 13 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağındaki aynı vasıf ve yüzölçümü ile toplam 96 pay kabul edilerek;
... adlarına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazın altındaki madenlerin Devlete ait olduğunun tapu kaydına şerhine ve ... ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan 121 ada 18 ve 19 parsel sayılı taşınmazların dava konusu olmadıkları anlaşıldığından anılan parsellere ilişkin tutanakların asılları ile dayanak belgelerinin olağan usule göre kesinleştirme işlemleri yapılmak üzere ... Kadastro Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiş, hüküm müdahil davacı ... Yönetimi ile davalı Hazine vekilleri tarafından dava konusu 118 ada 11-12-13 parseller ile 121 ada 13 parsele yönelik olarak, davalılar ... ve diğerleri vekili tarafından ise 124 ada 6 parsel ile 121 ada 13 parsele yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu ... köyünde 2008 yılında 3402 sayılı Kanuna göre yapılan kadastro çalışmasında dava konusu taşınmazlara 118 ada 11-12-13 parsel, 121 ada 13 parsel, 121 ada 18 parsel, 121 ada 19 parsel ve 124 ada 6 parsel numarası verilerek malik hanesi açık bırakılarak kadastro mahkemesine devredilmiştir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. En eski tarihli ve tescil davasının açıldığı tarihten geriye doğru 15-20 yıllık memleket haritası ve hava fotoğrafları getirtilerek yapılan keşiflerde zemine uygulanmamış, harita ve fotoğraflar üzerinde usulüne uygun gösterimler yapılmamış, hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yapılmadığından bitki örtüsü, tasarruf sınırları, kapalılık durumunun bulunup bulunmadığı belirlenmemiş bu haliyle orman ve zilyetlik araştırması yeterli ve denetime elverişi görülmemiştir.
Bu itibarla; mahkemece, en eski tarihli ve 1985-1990"li yıllara ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ile komşu parsellerin tutanak ve dayanakları ilgili yerlerden getirtilip, halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis, bir fen elemanı ve bir ziraat bilirkişi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyedlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyedlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı, kişilerce kullanımın süresinin ne kadar olduğu belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyedlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyedliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar yararına zilyedlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri tutanak içeriği ile çeliştiği taktirde 3402 sayılı Kanunun 30/1. maddesi gereğince tesbit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenerek çelişkinin giderilmesine çalışılmalı; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davalı köy yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3.7.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 30/2. maddesine göre, mahkemece resen de toplanacak deliller çerçevesinde kim ya da kimler adına tescil edileceğine karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; müdahil davacı ... Yönetimi vekili, davalılar ... ve diğerleri vekili ile davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 28/05/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.