23. Hukuk Dairesi 2016/5326 E. , 2020/761 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davalarda davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl ve birleşen davalarda davacılar vekili, davalıya ait Silivri 1.İcra Müdürlüğünün 2012/1701 ve 1702 E sayılı dosyaları ile başlatmış olduğu takiplerin konusu alacakların gerçek bir alacak olmadığını, davalıya ait Silivri 1. İcra Müdürlüğünün 2012/ 1701 E. sayılı dosyasından yapılan 13.12.2012 tarihli sıra cetvelinde davalı alacağına birinci sırada yer verildiğini, alacağın muvazaalı olması nedeniyle davalının alacağının sıradan çıkarılarak davalıya ayrılan paranın asıl ve birleşen davalardaki davacı alacaklarına ödenmesini talep ve dava etmişlerdir.
Asıl ve birleşen davalarda davalı vekili, alacağın gerçek olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, muvazaa nedeniyle sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün davalı alacaklı da olduğu, davalı alacaklı ..."ın alacaklarına dayanak yaptığı, bonoların davalı borçlu şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olduğu ancak senetler ve takiplerin 2012 tarihli olması ve bu tarihler itibari ile ticari defterlerin kapanış tasdiklerinin yapılmasının mümkün olmadığından kayıtların dayanağını gösteren belgelerin ibraz edilmesi gerektiği, davalının belge sunmadığı, davalı alacaklı Abdülvehap Aras"ın alacağının gerçek olduğunu kanıtlayamadığından asıl ve birleşen davalarda davacılar vekillerinin davalarının kabulü ile davalının Silivri 1. İcra Müdürlüğünün 2012/1701 ve 1702 sayılı takip dosyalarındaki alacağa ilişkin muvazaalı tasarrufun iptaline, İptal edilen kısım yönünden davacı alacaklıların alacaklarının ön sıraya alınmasına, karar verilmiştir.
Kararı asıl ve birleşen davalarda davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Asıl ve birleşen davalar sıra cetveline itirazdan ibarettir. Bir sıra cetveli için muhtelif alacaklılar tarafından farklı tarihlerde, farklı alacaklılara husumet yöneltilerek şikayette bulunulmuş olsa dahi, tüm şikayetlerin birlikte incelenerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde tek bir kararla sonuçlandırılması; birbiriyle çelişik hükümlerin engellenmesi gereğinden, bir dosyada verilen kararın diğer dosyanın sonucunu etkileme olasılığından ve sıra cetveline ilişkin özel usul hükümlerinden kaynaklanan bir zorunluluktur. Aynı sıra cetveline yönelik farklı şikayetler hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması, kararların infazında da şüphe ve tereddütlere neden olacağından uyuşmazlıkların uzun süre devam etmesi ihtimali doğurabilir.
Somut olayda Silivri 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/220 E sayılı dosyasında görülen davanın da aynı sıra cetveline itiraz olduğu gözetilerek, HMK"nın 166/4. maddesi uyarınca birbiri ile bağlantılı olduğunun kabulü ile, önce esasa kaydı yapılan dosya ile birleştirilmek üzere hükmün re"sen bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre, asıl ve birleşen davalarda davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
3- Kabule göre, haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetveline itiraz davalarında ise, davanın kabulü halinde kıyasen uygulanması gereken İİK"nın 235/3. maddesi uyarınca davalıya ayrılan payın, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya ödenmesine, artan kısım bulunması halinde, davalıya bırakılmasına karar verilmesi, sıranın değiştirilmesine ya da iptaline ya da sıra cetvelinin iptaline karar verilmemesi gerekir. Sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hüküm, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğurur ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulmalıdır.
Öte yandan dava, birden fazla alacaklı tarafından açılır ve kabul edilirse; davacı alacaklılar sıra cetveline göre davalı alacaklıya isabet eden paydan alacaklarını temin edeceklerdir. Bu tutar davacı alacaklıların sıra cetveline göre istifade edebilecekleri alacak tutarı ile yargılama giderlerinden ibarettir. Artan para olursa davalıya bırakılacaktır.
Bu durumda mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeye uygun olarak asıl ve her bir birleşen dava yönünden, davalıya ayrılan payın ilgili dosyadaki yargılama giderleri ve vekalet ücreti dahil olmak üzere önce davacılara ait icra dosyalarına ödenmesi, artan kısım bulunması halinde davalıya bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, yukarıdaki ilkeyi karşılamayacak şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, bozma nedenine göre asıl ve birleşen davalarda davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.