1. Hukuk Dairesi 2020/744 E. , 2020/4657 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, mirasbırakanları ..."ın eşi davalı ..."nın mirasçılara mal kalmasını engellemek amacıyla mirasbırakana baskı yaparak, taşınmazların doğrudan devri halinde ileride dava açılmasının önüne geçebilmek için önce şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açtığını, sonrasında ise sözde anlaşarak mirasbırakan ile aralarında boşanma protokolü yaptıklarını, mahkemece anılan protokol onaylanarak boşanmaya karar verildiğini, mirasbırakanın da mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla protokol uyarınca, 2953 ada 22 parsel sayılı taşınmazdaki 34, 39, 35 ve 25 nolu bağımsız bölümler ile 159 ada 5 parsel sayılı taşınmazını davalıya bıraktığını, mirasbırakan ile davalının boşanmadan sonra da birlikte yaşamaya devam ettiklerini, bir süre sonra yeniden evlendiklerini, boşanmanın gerçek bir boşanma olmadığını, mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı yapılan devirleri gizlemek amaçlı boşanmanın yapıldığını ileri sürerek çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, kesinleşmiş bir mahkeme kararına dayanak boşanma protokolü ile çekişmeli taşınmazların devredildiğini, mirasbırakan ile aralarındaki boşanmanın gerçek bir boşanma olduğunu, boşanmadan sonra mirasbırakan ile bir arada yaşadıklarının da gerçeği yansıtmadığını, ancak müşterek kızları Derya"nın isteği ve ısrarı üzerine eski eşi olan mirasbırakan ile bazı zamanlar bir aile ortamı oluşturmak için hep birlikte kaldıklarının da bir gerçek olduğunu, mirasbırakan ile yapılan 2. evliliğin de muvazaanın bir delili sayılamayacağını, mirasbırakanın geride boşanma protokolü ile verdiği taşınmazların neredeyse on katına tekabül eden mal varlığı bıraktığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21.11.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilenler vekili için 2.037.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 22.287.46. TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 30.09.2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Dava muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ile davalı eşi arasında gerçekleşen muvazaalı boşanma davasında düzenlenen protokolün onaylanması ile dava konusu taşınmazların mal kaçırma amacıyla temlik edildiğini ileri sürerek iptal-tescil isteminde bulunmuş, davalı boşanmanın gerçek olduğunu, mirasbırakanın geride pek çok taşınmazı bulunduğunu, temlikin muvazaalı olmadığını bildirerek davanın reddini savunmuş, mahkemece muvazaa iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, sayın çoğunluk tarafından hüküm onanmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki, mirasbırakanın bağış iradesini gizlemek amacıyla lehine mal kaçırmak istediği eşiyle boşanma protokolü düzenleyerek, tapu memuru önünde mahkemece onaylanan bu protokole bağlı olarak bizzat ya da vekil aracılığıyla devir yapması halinde, işlemin muvazaa ile illetli olduğu gerekçesiyle tapunun iptaline karar verilebilir. Ancak, temlik işleminin illeti mahkeme kararı ise, açık kanuna karşı hile halleri dışında, nispi muvazaa türlerinden olan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davanın dinlenmesi mümkün olmamalıdır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ile davalı arasında şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı boşanma davası görüldüğü, tanıkların dinlendikleri, son aşamada tarafların anlaşması ile dava konusu taşınmazların davalıya devrini de öngören protokol esas alınarak boşanmanın gerçekleştiği, hükmün 15.09.2009 tarihinde kesinleştiği, İstanbul’da bulunan taşınmazların 16.04.2010 tarihinde mirasbırakan tarafından intifa hakkı üzerinde tutularak davalıya mahkeme kararına dayalı olarak bedelsiz devredildiği, Samsun’daki taşınmazın ise davalı vekilinin müracaatı ile yaklaşık dört yıl sonra 12.06.2013 tarihinde mahkeme kararına dayalı olarak hükmen tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, TMK’nun 6. maddesi ve HMK’nın 190. maddesi hükümleri gereğince herkes iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Bu anlamda, temliklerin muvazaalı olduğu iddiasını ispat yükü davacılardadır.
Somut olayda, boşanma davasının gerçekleşme nedeni, yargılama süreci ve sonuçları itibariyle mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığı iddiasının kanuna karşı hile olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur. Öte yandan, mahkemece boşanma süreci ve sonrası yönünden yapılan değerlendirme de, öncesinde geçimsizliklerinin bulunduğu, mirasbırakanın o süreçte davalıyı vekillikten azlettiği, tarafların bir süre ayrı yaşadıkları yönündeki belge ve tanık beyanları göz önüne alınmadığı gibi mirasbırakanın pek çok taşınmazının bulunduğu da gözetildiğinde, dava konusu taşınmazları aralarında bir husumet bulunduğu ileri sürülmeyen davacı çocuklarından mal kaçırma amacıyla yapmasının gerekçe ve delilleri yeterli bulunmamaktadır. Mahkemenin temlikin muvazaalı yapıldığı yönündeki kabulü, devrin bedelsizliğine ilişkin olup esasen bu durum akit tablolarından da bellidir. Mahkemece kabul edildiği şekliyle muvazaalı boşanmanın tek gerekçesinin mirasçılardan mal kaçırmak olduğu sonucuna varmak için nelerin yeterli sayıldığı, 01.04.1974 tarihli ½ sayılı İçtihadı Birleştirme kararında belirlenen ilkelerin somut olayda ne şekilde gerçekleştiği açıklanmamıştır.
Bu halde, mirasbırakan tarafından tapuda devir işlemi yapılan İstanbul’daki taşınmazlar yönünden muvazaa iddiasının ispat edilememesi, mahkeme hükmü ile tescili yapılan Samsun’daki taşınmaz yönünden ise İBK’nın uygulanma imkanının olmaması ve muvazaa iddiasının ispat edilememesi nedeniyle, davanın reddi gerekirken kabulü yönündeki hükmün bozulması gerektiği kanaatiyle, sayın çoğunluğun onama yönündeki kararına katılmıyorum.