3. Hukuk Dairesi 2019/298 E. , 2019/941 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TİCARET) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ile davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının işyerinde kullanılmak üzere şirketleri ile elektrik abonelik sözleşmesi akdettiğini, bu sözleşme gereği 365460 numaralı aboneliğe tahakkuk eden borcunu sözleşmede öngörülen süreler içerisinde ödemediğini ve bu nedenle sözleşmesi feshedilerek, aboneliğe tahakkuk eden toplam 13.754,91 TL üzerinden ... 2. İcra Müdürlüğü"nün 2009/1132 E sayılı doyası ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, ancak borçlunun süresi içerisinde itirazı nedeniyle takibin durduğunu, abone sahibi olan davalının aboneliğini iptal ettirmeksizin abonelik adresinin elektrik kullanımını üçüncü bir kişiye devretmesi ve üçüncü kişi ile aralarında akdedilen anlaşmanın şirketlerine karşı sorumluluktan kurtarıcı bir etkisinin olmadığını ileri sürerek, itirazın iptaline ve lehlerine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davalının ... 2. İcra Dairesi"nin 2009/1132 sayılı icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin 12.596,47TL ana para alacağı ile 370,48TL işlemiş faiz üzerinden devamına;alacak miktarının %20"si oranında (2.519,29TL) icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine; davacı tarafın fazlaya ilişkin faiz talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm,davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Dava; kaçak ve normal elektrik tüketiminden kaynaklı olarak davalıya tahakkuk ettirilen borca yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Elektrik abonelik sözleşmesini imzalayan ve aboneliği devam eden abone, tesisatta kullanılan elektrik bakımından elektrik dağıtım şirketine karşı sözleşme gereği sorumlu olduğu gibi, elektrik sayacının muhafazası konusunda da sorumluluğu devam eder. Buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan abonenin sözleşmesi iptal edilmediği sürece, fiili kullanıcı ile beraber elektrik dağıtım şirketine karşı kaçak elektrik kullanımı ve normal kullanım bedelinden dolayı müteselsil sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre abonelik iptal ettirilmedikçe o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumludur.
Bu durumda, aboneliğini iptal ettirmeyen ve kaçak kullanıma sebebiyet veren abone davacının sözleşme nedeni ile sorumlu bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Nitekim, aynı ilkeler HGK 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
Somut olayda;davalının 365460 no"lu aboneliğinin 2007/05 döneminde başladığı,aboneliğin 2010/09 döneminden sonra 2010/12 döneminde dava dışı...Kuyumculuk Tic.ve San. Ltd. Şti adına kaydedildiği,davalının aboneliğinin bu şekilde sona erdiği anlaşılmaktadır.Ne var ki,dosya kapsamına temin edilen söz konusu aboneliğe ait tüm belgeler etraflıca incelendiğinde de görüleceği üzere,davalının... Bölge Müdürlüğü"ne hitaben sunduğu 20.10.2008 tarihli ""abone tahliye/abone sözleşme iptali"" talepli dilekçesinin bulunduğu,yine davacı ... şirketince birden çok kez elektrik kesme işleminin yapıldığı,hatta bu konuya ilişkin olarak ceza yargılaması sürecinde..."ın savcılığa hitaben sunduğu 11.03.2010 tarihli yazısı incelendiğinde ise, bu yazıda, 365460 no"lu abonenin ... tarafından borcundan dolayı sözlü olarak birkaç kez kesilmesinin istenildiği,kendilerine ait aboneliğin başka biri tarafından kullanıldığı ve borcunu ödemediğini bildirerek kesilmesini talep ettiğinin belirtildiği,ekindeki elektrik kesme tutanakları incelendiğinde ise,16.12.2008,29.01.2009 tarihli elektrik kesme/mühürleme tutanaklarının bulunduğu,yine dosya kapsamında yer alan kaçak tutanağının ise 18.03.2009 tarihli olup,davalı tarafça abone tahliye/sözleşme iptali talepli dilekçenin bunun çok öncesinde 20.10.2008 tarihinde davacı ... şirketine verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.Yine davaya konu edilen borç dönemleri incelendiğinde ise,2008/11-2009/5 dönemlerini kapsayan normal ve kaçak tüketim bedellerinden oluştuğu görülmektedir.Dosya kapsamında yer alan davalının beraati ile sonuçlanan ceza mahkemesi kararı ve yukarıda ifade edilen belgeler incelendiğinde,davalının ilgili adresten taşınmasına rağmen aboneliğinin devam ettiği,burayı davalıdan sonra kullanan şahısların ise kesik olan elektriği mühür kırarak açtıkları ve kullanmaya devam ettikleri anlaşılsa da,davacı ... şirketine davalı tarafça sunulan 20.10.2008 tarihli abone tahliye/sözleşme iptali talepli dilekçe olmasına karşın davacı ... şirketince davalının aboneliğinin iptal edilmediği açık olmakla,davalının bu dilekçeyi davacı ... şirketine sunduğu bu tarih sonrasındaki tüketimlerden sorumlu tutulamayacağı açıktır.Nitekim eldeki davada,davacı ... şirketi Dairemizin geri çevirme ilamı sonrasında dosyaya sunduğu 09.12.2018 tarihli yazıda temini istenen belgelerin kaybolduğunu,arşivlerinde davalının aboneliğine dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığını belirtmiş olmakla,söz konusu aboneliği,davalı tarafça sunulan 20.10.2008 tarihli dilekçeye rağmen neden iptal etmediğini açıklayamamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece,alanında uzman ayrı bir 3"lü bilirkişi heyetinden yukarıda ifade edilen belgelerin de irdelenmesi suretiyle davalının 20.10.2008 tarihli sunduğu dilekçe sonrasındaki tüketimlerden sorumlu tutulamayacağının gözetilmesi suretiyle Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınması suretiyle sonucuna uygun hüküm tesisi gerekirken,eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm,davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11.02.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.