Esas No: 2022/7710
Karar No: 2022/8406
Karar Tarihi: 29.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7710 Esas 2022/8406 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/7710 E. , 2022/8406 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 5. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 26. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun davacı bakımından esastan reddine, davalı bakımından ise kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirkette çalışırken iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız ve geçersiz olarak feshedildiğini, davalı aleyhine ... 24. İş Mahkemesinde açılan işe iade davasının kabul kararı ile sonuçlandığını, müvekkilin işe başlatmayan davalının boşta geçen süre ücretini ve tazminatını sulh yolu ile ödediğini, iş sözleşmesinin müvekkilinin işe başlatılmadığı 27.09.2018 sulh tarihinde feshedilmiş sayıldığını, 4 aylık boşta geçen hizmetin çalıştığı süreye eklenmesi gerektiğini, kıdem ve ihbar tazminatının eksik ödendiğini, taraflar arasında imzalanan 15.12.2017 tarihli iş sözleşmesinin 8 inci maddesine göre haksız fesih tazminatı olarak 12 aylık ücret tutarının davacıya ödenmesi gerektiğini, müvekkiline işten çıkarılmaması karşılığı olarak 15.12.2017 tarihli sözleşme yerine 03.03.2018 tarihli haksız fesih tazminatının olmadığı yeni bir sözleşme imzalatıldığını, davalı Şirketin ... Büyükşehir Belediyesine bağlı şirketlerden olması sebebi ile 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun (6772 sayılı Kanun) uyarınca yıllık 52 günlük ücret tutarında ilave tediye ödemesi gerektiğini, yıllık izinlerini eksik kullandığını, fazla çalışma yaptığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, karşılıklarının ödenmediğini belirterek ödenmeyen işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunarak davacının iddiasının aksine davalı Şirkette yapılan yönetim kurulu değişikliği sonrası müdürler ve müdür yardımcıları ile 03.03.2018 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi hazırlandığını ve taraflarca imzalandığını, sözleşme uyarınca davacının herhangi bir haksız fesih bildirimine hak kazanamadığını, davacının ücretinin ve diğer tüm alacaklarının ödendiğini, belediyelerin kurdukları veya ortak oldukları ticari şirketlere kamu tüzel kişiliği kazandıran bir kanun hükmü bulunmadığını, kamusal yetki ve ayrıcalık tanınmadığını, dolayısıyla ilave tediyeye hak kazanılamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile celp edilen kayıtlar, taraf açıklamaları, tanık beyanları, davacının iş sözleşmesinin feshi üzerine açılan işe iade davasının kabul ile sonuçlanmış olması ve denetime hükme esas alınan denetime elverişli 03.10.2019 tarihli bilirkişi raporundaki ayrıntılı tespit, değerlendirme ve hesaplamalar neticesinde, davacının ödenmeyen kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarının kısmen kabulüne, davalı Şirket ilave tediye ödemesi gereken kurumlardan olmadığından ilave tediye talebi ile koşulları oluşmadığından haksız fesih tazminatı taleplerinin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan 15.12.2017 tarihli iş sözleşmesinin 8 inci maddesinde iş sözleşmesinin haklı neden olmadan tek taraflı olarak davalı Kurumca feshedilmesi hâlinde işçinin on iki (12) aylık ücret ve menfaatlerinin tazminat olarak ödeneceğinin düzenlendiğini, Mahkemenin iş sözleşmesinin haksız feshedildiğinin kabulü ile kıdem tazminatına hükmetmesine rağmen cezai şart niteliğindeki haksız fesih tazminatı talebini reddettiğini ve ret gerekçesini açıklamadığını, davacıya işten çıkarılmaması karşılığı olarak 03.03.2018 tarihinde irade fesadına uğratılarak haksız fesih tazminatının (cezai şartın) olmadığı yeni bir sözleşme imzalatıldığını ancak iki gün sonra 05.03.2018 tarihinde işverence iş sözleşmesinin haksız ve geçersiz olarak feshedildiğini, haksız fesih tazminatının işyeri uygulaması niteliğinde olduğunu, emsal K.S. ve M.A. isimli iki işçiye bu ödemenin yapıldığını, ödeme belgelerinin dosyaya sunulduğunu, ilave tediye yönünden davanın reddinin isabetsiz olduğunu, davalıya ait işyerinde yılda 52 yevmiye ilave tediye /ikramiye ödemesi yapılmakta olduğunu, R.Ş. isimli işçiye yapılan emsal ilave tediye ödeme belgelerinin dosyaya sunulduğunu, davalı Şirketin ... Büyükşehir Belediyesine bağlı belediye şirketlerinden olup, 6772 sayılı Kanun'un 1 ve 3 üncü maddeleri uyarınca yıllık 52 günlük ücreti tutarında ilave tediye ödemesi yapılması gerektiğini belirterek Mahkeme kararının kaldırılarak haksız fesih tazminatı ile ilave tediye alacak taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının kıdem ve ihbar tazminatının ödendiğini ve ibraname imzalayarak müvekkilini ibra ettiğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, ıslah talebinde yer alan alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığını, yıllık izin hakkı olmadığını, fazla çalışması bulunduğu hâllerde bunların karşılığının davacıya ödenmiş olduğunu, davacının haftanın 6 günü 12 saat çalıştığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, fazla çalışma alacağından yapılan indirimin yeterli olmadığını, davacının ücret pusulalarını ihtirazı kayıt koymaksızın imzalamış olduğunu bu belgelerin aksini yazılı delille ispatlaması gerektiğini, davacı tanıklarının, davacının ulusal bayram genel tatil ve hafta tatillerindeki çalışmalarına ilişkin beyanlarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, söz konusu çalışmaların net bir şekilde ortaya konulamadığını bu nedenle bu alacakların reddi gerektiğini, yapılan indirimin de yeterli olmadığını, kıdem tazminatından ihale makamı ... Büyükşehir Belediyesinin sorumlu olduğunu, müvekkili Şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, iş sözleşmesini davacının haksız ve sebepsiz olarak feshettiğini belirterek Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile işe iade kararı uyarınca boşta geçen 4 aylık sürenin de ilavesi ile davacının kıdem ve ihbar tazminatlarının eksik ödendiği, bakiye kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, davalı işveren tarafından davacıya bakiye yıllık izninin kullandırıldığının veya ücretinin ödendiğinin davacının imzasını havi yıllık izin defteri veya herhangi bir belgeyle ispat edilemediği, davacının dinlenen tanık anlatımları ile davalı işyerinde fazla çalışma yaptığını ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığını ispat ettiği, davacıya fazla çalışmalarının karşılığı ücretlerinin tam olarak ve zamanında ödendiğinin işveren tarafından usulünce ispat edilemediği, Mahkemece tespit edilen çalışma gün ve saatlerinin dosya kapsamına uygun olduğu, yerleşmiş Yargıtay kararlarında (Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 2016/24028 Esas, 2017/14012 Karar sayılı ilâmı) belediyelerin hissedarı olduğu şirketlerin 6772 sayılı Kanun kapsamında bulunmadıkları, bu nedenle davalı Şirketin çalışanlarına ilave tediye ödeme yükümlülüğünün bulunmadığından, Mahkemece davacının ilave tediye alacağı talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı 15.12.2017 tarihli hizmet sözleşmesinin 8 nci maddesine dayanarak cezai şart talebinde bulunulmuş ise de davacının iradesi fesada uğratılarak 03.03.2018 tarihli iş sözleşmesinde bu hükmün çıkarıldığını ispat edemediği, kaldı ki davacı iş güvencesi hükümlerinden yararlandığından bu talebinin varit olmadığı, Mahkemece davacının fazla çalışma alacaklarından yapılan makul indirimin yerleşik yüksek mahkeme içtihatlarına uygun olduğu, ancak ıslah tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre içinde 01.11.2014 tarihi öncesi fazla çalışma alacağının zamanaşımına uğramış olmasına rağmen İlk Derece Mahkemesince dikkate alınmamasının hatalı olduğu gerekçeleriyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun da belirtilen sebeple kabulü ile düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili, istinaf dilekçesindeki sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bakiye kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, ilave tediye, iş sözleşmesinde düzenlenen on iki aylık ücret tutarındaki haksız fesih tazminatı, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücreti alacakları istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4857 sayılı İş Kanunu'nun 41, 44, 46, 47 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
3. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkân dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
4. Aynı ilkeler, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışmanın ispatı bakımından da geçerlidir.
5.Somut uyuşmazlıkta hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tanıklarının beyanlarına göre davacının haftanın 6 günü, günde 12 saat olmak üzere 1,5 saat ara dinlenmenin düşümüyle haftalık 18 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Dinlenen davacı tanıklarının beyanları dikkate alındığında, bu tanıkların bir kısmının vardiyalı çalıştığı bu nedenle davacının haftanın 6 günü süren çalışma süresi ve çalışma saatlerine ilişkin görgüye dayalı beyanlarının olmadığı anlaşılmaktadır. Davacı tanıklarının bir kısmının görgüye dayalı beyanının olmaması, tanıklardan E.Ç.'nin davacının cumartesi günlerinde saat 13.00'e kadar çalıştığını ifade etmiş olması, tanıkların davacının çalışma saatleri bakımından birbiriyle uyumlu olmayan beyanları karşısında davacının fazla çalışma yaptığı yönündeki iddiasını tam ve kesin olarak ispatlayamadığı anlaşılmaktadır. İspatlanamayan fazla çalışma ücreti talebinin reddi gerektiği düşünülmeden, kabulüne dair hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
6. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının dinî bayramlarda ikişer gün hariç diğer ulusal bayram genel tatil günlerinde ve ayda bir hafta tatilinde çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmış, Mahkemece bu hesaplama doğrultusunda hüküm kurulmuştur. Ancak yargılama sırasında dinlenen tanıklar ulusal bayram genel tatillerde çalışılmadığını işin durumuna göre ya da Belediyece organizasyon yapıldığında çalışıldığını belirtmişler, ulusal bayram genel tatil günlerinde net ve açık biçimde kaç gün çalışıldığına ilişkin somut beyanda bulunmamışlardır. Tanıklardan sadece C.A. dinî bayramlarda 1-2 gün izin yaptıklarını beyan etmişse de dinlenen tanığın davacıyla aynı işi yapmadığı ve vardiyalı çalıştığı dikkate alındığında, bu tanığın beyanı hesaplamaya esas alınamaz. Davacı ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını somut olarak ispatlayamadığından bu alacağın da reddi gerekirken kabulü isabetsizdir.
7.Diğer yandan, davacı tanıklarından G.T. haftanın 6 günü çalışıldığını, 1 gün izin kullanıldığını ancak sık sık hafta tatili zamanlarında işlerin olduğunu ve çalışıldığını beyan etmiş, diğer tanıklar ise haftada 6 gün çalışıldığını beyan etmişlerdir. Hafta tatilinde çalışıldığına ilişkin sadece bir tanığın beyanı olup vardiyalı olarak çalıştığını belirten bu tanık işyerinde hangi sıklıkla hafta tatillerinde çalışıldığına ilişkin somut bir beyanda bulunmamıştır. Bu nedenle net ve kesin olarak ispatlanamayan hafta tatili alacağının da reddi gerekirken kabulü hatalı olmuştur.
8. Mahkemece fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretinin açıklanan sebeplerle reddi gerektiği dikkate alınmadan yazılı gerekçe ile kabulüne dair hüküm kurulması, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
29.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.