10. Hukuk Dairesi 2011/15478 E. , 2013/2456 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, yersiz ödenen aylıkların tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalıya,01.08.1972 tarihinde gerçekleşen iş kazasından dolayı 01.07.1975 tarihinden itibaren sürekli iş göremezlik geliri bağlandığı, 24.08.1995 tarihli tahsis talebi üzerine, 15.09.1995 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı tahsis edildiği; Kurumca, 506 sayılı Kanunun 92. maddesi gereğince, iş kazası gelirinin yarısının ödenmesi gerektiği gerekçesi ile, 15.09.1995-23.01.2006 tarihleri arasında ödenen gelirin, yarısının davalıya borç kaydedilerek, tahsili için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasanın 92. maddesinin 2. fıkrasında “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazalariyle meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazalariyle meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın da yarısı verilir. ... ” hükmüne yer verilmiş olup, yaşlılık aylığı ile iş kazası gelirinin birleşmesi halinde davalıya yüksek olanın tümünün, eksik olanın da yarısının ödenmesi gerektiğinde tereddüt bulunmamakta ve iş kazası gelirinin yarısının kesilmesi nedenlerinin de davalı yönünden mevcut olduğu görülmektedir.
5510 sayılı Yasanın 96. maddesi, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a)Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b)Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren (Değişik ibare:13.02.2011-6111 S.K./44.mad) yirmi dört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, (Değişik ibare:13.02.2011 - 6111 S.K./44.mad) yirmi dört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır…” hükmünü içermektedir.
Konuya ilişkin 5510 sayılı Yasa öncesi mevzuata bakıldığında, 506 sayılı Yasanın "Yersiz ve yanlış ödemelerin tahsili"ni düzenleyen 121. maddesinde yersiz ödeme halinde iade yükümünün kapsamını belirleyen bir düzenleme bulunmadığı gibi, anılan Yasa içeriğinde konuyu düzenleyen başka bir düzenlemenin de yer almadığı görülmektedir. 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi ile 506 sayılı Yasada yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, sebepsiz zenginleşmenin kasıtlı kusurlu davranıştan veya Kurumun hatalı işleminden kaynaklanmasına bağlı olarak istirdadı mümkün ödeme miktarları belirlenmiştir. Kapsam belirlendikten sonra, ilgilinin Kurumdan alacağı yoksa geri alma işleminin genel hükümlere göre yapılacağı öngörülmüştür. 5510 sayılı Yasanın geçici maddelerinde ise, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğini öngören herhangi bir kural yer almamaktadır.
Belirtilen nedenlerle; 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmünün, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacakları konusunda süren uyuşmazlıklara uygulanması gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, iadeyle yükümlü olunan tutarın belirlenmesinde, 5510 sayılı Yasanın 96. maddesiyle getirilen düzenleme, Borçlar Kanununun 63. maddesine göre sebepsiz zenginleşmede iade konusuna ilişkin özel bir düzenleme niteliğinde olup; zamanaşımı hükmü olarak nitelenmesine olanak bulunmadığından, iadenin kapsamını belirlerken, Borçlar Kanununun 63. maddesinin uygulama olanağı bulunmayıp, 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi çerçevesinde değerlendirme yapılması zorunlu bulunmaktadır.
Hal böyle olunca, davalının yaşlılık aylığı tahsis talebinde, iş kazasından aldığı geliri gizleyip gizlemediği, yaşlılık aylığı tahsisinde; Kurumca, davalıya bu yönde soru yöneltilip yöneltilmediği araştırılarak, hatalı işlemin davalının mı, Kurumun mu, kusurlu hareketinden kaynaklandığı tespit edilerek, anılan madde çerçevesinde davalının sorumlu olduğu miktarın belirlenmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 18.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.