Esas No: 2022/6016
Karar No: 2022/8513
Karar Tarihi: 29.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/6016 Esas 2022/8513 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/6016 E. , 2022/8513 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 30. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İTİRAZIN İPTALİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 28. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı işçinin 2008 yılı Kasım ayında müvekkili davacı nezdinde çalışmaya başladığını 11.06.2012 tarihine kadar çalıştığını, alım- satım, banka ve diğer parasal konularda yetkili personel olduğunu, 2012 yılı Haziran ayı başında yapılan kontrollerde aynı kalem iş için hem Şirkete ait kredi kartından hem de nakit avanstan ödeme göstermek suretiyle işlem tesis ederek nakdi olarak ödendi gösterdiği miktarları uhdesine geçirdiğinin tespit edildiğini, bunun üzerine geçmişten itibaren tüm işlemlerinin incelemeye alındığını, ... 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/1611 Esas sayılı dosya ile hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ile özel evrakta sahtecilik suçlarından yargılama yapılarak mahkumiyet hükmü verildiğini, soruşturma aşamasında sadece çok kısa bir dönemin incelemesi tamamlanmış olduğundan ilgili dönem açısından tespit edilen miktarın suç duyurusuna konu edildiğini, ancak ceza yargılamasına konu edilen tutardan ayrı olarak 98.781,00 TL daha zararın olduğunun anlaşılması üzerine tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından vaki borca itiraz üzerine takibin durduğunu, yapılan itirazın haksız olduğunu ileri sürerek borca itirazın iptali ile takibin devamına ve takip miktarının %20'si oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; icra takibine konu edilen borcun sebebinin gösterilmediğini, davalının, öncelikle alım- satım sorumlusunun, sonra alım- satım müdürünün ve Şirket sahibinin bilgisi dâhilinde işlem yaptığını, tedarikçi firma ile görüşüp anlaştıktan sonra ödemeleri açık hesap, kredi kartı veya nakit olarak tedarikçi firmaya ödediğini, davalının o güne ilişkin iş listesinde gidilecek yerlerden ürünleri alıp Şirkete getirdiğini, malzeme alınan yerlere yapılacak ödemeleri ise alım- satım sorumlusunun bildiğini ve ona göre davalıya nakit veya kredi kartı vererek ödeme yaptığını, davalının alınan malların listesi ve ödeme listelerini Şirkete teslim ettiğini, Şirket üst sorumlularından habersiz harcama yapmasının mümkün olmadığını, davalı hakkında ceza yargılamasında özel belgede sahtecilik suçundan beraat kararı verildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
... 25. İcra Müdürlüğü 2013/19271 sayılı dosyası ile 98.781,00 TL asıl alacak 13.347,65 TL faiz olmak üzere davalı aleyhine icra takibi başlatılmıştır. Davalının ödeme emrine itirazı üzerine icra takibi durmuştur. Davacı 285 adetlik listeye dayanarak 98,781,00 TL alacağın Ceza Mahkemesi' nde tespit edilmeyen zarar olduğunu iddia etmiştir. Ancak ilk bilirkişi heyet raporundan sonra aynı 79 adet belgeyi ibraz etmiştir. Fakat bu 79 adet belge ile iddia edilen zarar icra takibine konu edilmemiştir.
İş bu davanını konusu sadece yapılan icra takibi ve icra takibine dayanak sebep ile sınırlıdır. Bilirkişi heyetleri tarafından yerinde incelemeler yapılmıştır. Davacının 285 adetlik listeye dayanarak 98.781,00 TL' lik bedeli mükerrer olarak davalıdan tahsil ettiğine dair delil bulunmamaktadır. 27/06/2018 tarihli bilirkişi heyet raporu ile 18/01/2019 tarihli bilirkişi heyeti ek raporu hükme esas alınarak ispat edilemeyen davanın reddine ..." gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporlarında davalı tarafın sebebiyet verdiği zararın mükerrer ödeme gösterilmek suretiyle 33.526,56 TL olduğunun tespit edildiğini, dava konusu talebin ise 98.781,00 TL olduğunu, bu tutarın belgelerle kanıtlanamadığı ifade edilmiş olmasına rağmen dosya kapsamına uygun olmayan değerlendirme ile hüküm kurulduğunu, son bilirkişi heyetine yerinde inceleme yapılması için yetki verilmesine rağmen bunun gereğinin yerine getirilmediğini, zira bilirkişi heyetinin Şirket adresine gitmesine rağmen gerekli olan belgeler yerine sadece dosya bazında inceleme yaptığını, bu nedenle Mahkemeye yerinde incelemenin usulüne uygun olarak yapılmadığı bildirilmesine rağmen bu itirazın üzerinde hiç durulmadığını, son bilirkişi heyeti tarafından dava dosyası kapsamında alınmış olan diğer raporlar özetlenerek rapor hazırlama yoluna gittiklerini ancak Şirketteki işleyiş ve davalının yapmakta olduğu işlemlerin açıklanması hâlinde fiilen talep edilen tutarın sunmuş oldukları belgelerle örtüşen tutar olduğunun tespit edilecek durumda olduğunu, davalının müvekkili Şirketin dışarıdan yapılacak alımlarını ve liste hâlinde kendisine verilen günlük ihtiyaçları temin eden personel olduğunu, davalının cevap dilekçesinde bu hususu kabul etttiğini, davalının kredi kartını teslim aldıktan sonra aynı fatura için hem nakit hem de kredi kartı ile yapılan ödeme belgeleri düzenleyip tek fatura için mükerer ödeme yapılmış gibi belge düzenlemiş olduğunu, aynı kalem alım işlemi için hem nakit hem de kredi kartı ile ödemeyi beyan eden davalı olduğuna göre bu alımın yapıldığı tarihte kredi kartının davalı elinde olup olmadığına dair tutanağın önem arz etmediğini, zira kredi kartı ile ödeme yapılan fatura için bir de elden nakit avansta ödeme gösteren bizatihi davalı olduğunu belirterek Mahkeme kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
Davalı hakkında ... 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.11.2013 tarih 2012/1611 Esas, 2013/941 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde sahte belge düzenlenmesine ilişkin olarak delil bulunmadığı belirtilerek özel belgede sahtecilik suçunu işlediği sabit olmadığından bahisle beraat kararı verildiği, davalı tarafçada kabul edildiği üzere takip konusu edilmeyen belgelere dayalı olarak ceza yargılamasında alınan bilirkişi raporuna göre banka kredi kartı ile ödenmiş mal ve hizmet bedelleri nakit ödenmiş gibi gösterilerek avanstan mahsup ettiği ve bu suretle 25.950,77-TL'yi mal edindiğinin tespit edildiği, bunun dışındaki iddialara yönelik olarak dava dosyasında yeterli tespit ve delilin bulunmadığı belirterek belirtilen tutardan kaynaklı olarak davalı hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan hapis ve para cezası ile mahkumiyet kararı verildiği, hapis cezasının ertelendiği görülmüştür.
Ceza davasına konu edilen ve çift ödemeden kaynaklı 79 adet belgeye dayalı tutarın takip konusu olmaması nedeniyle 29.11.2016 tarihli bilirkişi heyetince incelenmediği belirtilmiştir. Kart teslim tutanaklarında kartın davalıya teslimleri net ise de, kartın davalı tarafından iade tarihlerinin ve/veya imzaların bulunmadığının belirlenmesi nedeniyle, bu tutanakların harcamalar esnasında kartın davalıda olduğuna dair ispata yarar evrakın niteliği taşımadığı, dolayısıyla kart teslim tutanaklarına dayanılarak davacı şirketin talep konusu zararını belgelerle ispatlayamadığı Ağustos 2017 tarihli bilirkişi heyetince belirlenmiştir. Takip konusu yapılmayan çift işlemler nedeni ile ortaya çıkan 33.526,66-TL'nin takip dosyasının talebi imiş gibi dava dosyasına sunulduğu, icra takibinde çift işlem ile davalının uhdesinde kalan tutar için takip başlatılmadığının açık olduğu, takibin konusunun 285 adet şirketle ilişiği bulunmayan harcama olarak tasnif edilen işlem ve tutarı olduğunun 27.06.2018 tarihli bilirkişi heyet raporu ile belirtildiği, aynı heyetin yöntemince ve usulünce yerinde tespit yaptığı ve kök rapordaki görüşün değiştirilmediği belirlenmiştir. Şu halde; tüm raporların birbirleri ile dosya kapsamı ve takip konusu ile tutarlı olduğu, takip konusu edilen talebin mükerrer ödemeye dayanmadığı gibi karttan yapıldığı ve ceza davasına konu edilmediği belirtilen tutarın davalı işçi tarafından yapıldığına dair tespit bulunmadığından mahkemece davanın reddine dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varıldığı ..." gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesince eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile karar verildiğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalının icra takip dosyasına konu edilen tutarda davacıya borcunun bulunup bulunmadığı, bu bağlamda itirazın iptaline karar verilmesi gerekip gerekmediği ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin kanuni koşullarının mevcut olup olmadığı konularındadır.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 4857 sayılı İş Kanunu'nun ilgili hükümleri.
2. 4271 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "İspat yükü" kenar başlıklı 6 ncı maddesi şöyledir:
" Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."
3. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun "İtirazın hükümden düşürülmesi" "İtirazın iptali" kenar başılık 67 nci maddesi söyledir:
"(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.(2)
İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır."
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.