Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/7565
Karar No: 2022/8414
Karar Tarihi: 29.06.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7565 Esas 2022/8414 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/7565 E.  ,  2022/8414 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde inşaat ustası olarak çalıştığını, aylık ücretinin net 1.800,00 TL olduğunu, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı nedene dayanılmaksızın feshedildiğini ileri sürerek, tüm çalışma dönemine ait ücret, ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davacının müvekkili Şirketin bir süre alt işvereni olan dava dışı...İnşaat A.Ş.’nin işçisi olarak çalıştığını, müvekkilinin haberi olmadan sigorta numarası kullanılmak suretiyle işe girişinin dava dışı Şirket tarafından yapıldığını, durum öğrenildiğinde müdahale edildiğini, bu arada sigorta priminin müvekkili tarafından, ücretin ise dava dışı...İnşaat A.Ş. tarafından ödendiğini, alt işverenlik ilişkisinin sona ermesi üzerine davacının işten ayrıldığını, dava dilekçesinde bildirilen ücret miktarını kabul etmediklerini savunarak davanın reddini istemiştir.

    Mahkeme Kararı ve Bozma İlâmının Özeti :
    ... 2. İş Mahkemesinin 13.11.2012 tarihli ve 2011/783 Esas, 2012/856 Karar sayılı kararı ile; davacı işçinin davalı işveren bünyesinde 13.07.2009-14.12.2009 tarihleri arasında çalıştığı, ihbar tazminatı ile ödenmeyen ücret ve fazla çalışma ücreti alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 12.11.2013 tarihli ve 2013/13866 Esas, 2013/18906 Karar sayılı kararı ile;
    “…Davacının davalı nezdinde çalışıp çalışmadığı ihtilaflıdır.
    Davacı vekili davacının davalıya ait işyerinde 13/07/2009-14/12/2010 tarihleri arasında bilfiil ve kesintisiz çalıştığını iddia etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde davacının bir süre taşeron şirket işçisi olarak çalıştığını beyan etmiş ise de, aşamalarda davacının davalı yanında fiili çalışmasının olmadığını savunmuştur.
    Dinlenen davacı tanıkları davacının davalı şirketin işinde çalıştığını söylemiştir. Davalı tanıkları ise davacıyı tanımadıklarını belirtmiştir.
    Dosyada bulunan Hizmet Cetvelinde davacının davalı şirkete ait işyerinden bilidirilen iddia edilen dönemi kapsayacak şekilde sigortalı çalışmasının kayıtlı olduğu görülmekle birlikte, davacının aynı zamanda davalı işyeri dışında başka bir işyerinden daha davalıdaki hizmet süresi ile çakışır biçimde aylık 30 gün üzerinden çalışması bildirilmiştir. Yargılama aşamasında bu husus üzerinde durulmamış ve gerekli araştırma yapılmamıştır.
    Bu itibarla davacının davalı nezdinde çalıştığını iddia ettiği tarihler arasında aynı zamanda çalışıyor göründüğü diğer işyerinden davacıya ait işyeri dosyası istenmeli, fiili hizmetinin bulunup bulunmadığı, ücret alıp almadığı, davacının ne sebeple sigortalı çalışmalarının bildirildiği araştırılmalı, bu hususta gerekirse ek hesap raporu alınmalı, dosya içindeki diğer deliller ile birlikte değerlendirilerek davacının davalı yanında çalışıp çalışmadığı kesin bir biçimde belirlenmelidir.
    Kabule göre de;
    1-Hukuk yargılamasında ispat araçlarından olan “Yemin” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 225 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
    Yasanın 225'nci maddesine göre, yeminin konusunu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar teşkil eder. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır.
    Somut olayda; davalı vekili cevap dilekçesinin deliller bölümünde yemin deliline dayandığından davalı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davalı tarafa bu hakkı hatılatılmadan üstelik davacıya mahkemece resen yemin ettirilmediği halde resen yemin ettirildiği gerekçede yazılarak eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
    2-Davacının aylık ücreti ihtilaflıdır.
    Davacı vekili davacının fesih tarihindeki aylık ücretinin net 1.800,00 TL olduğunu ve inşaat izalosyon ustası olarak çalıştığını iddia etmiştir.
    Davalı vekili talep edilen ücretin hayal mahsulu olduğunu savunmuştur.
    Davacı tanıkları iddiayı teyit eder mahiyette beyanda bulunmuş ve davacının inşaat izolasyon ustası olduğunu söylemişlerdir.
    Mahkemece emsal ücret araştırması yapılmış, müzekkereye davacının 15 yıllık inşaat ustası olduğu yazılmıştır. Yol İş Sendikası ile ... Ticaret ve Sanayi Odası 15 yıllık inşaat ustasının alabileceği ücreti bildirmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ... Ticaret ve Sanayi Odasının bildirdiği ücretin iddianın üzerinde olması nedeni ile taleple bağlı kalınarak hesaplama yapılmıştır.
    Davacı işçinin alabileceği ücret konusunda yapılan emsal ücret araştırması yeterli değildir. Hesaplamalara esas alınan ... Ticaret ve Sanayi Odası davacı işçi açısından meslek odası olmadığı gibi ücreti piyasa araştırması yaparak tespit ettiğini bildirmiştir. Davalı vekilinin temyiz dilekçesine eklediği Özcan Günay isimli işçi tarafından açılan dava dosyasına gönderilen ... İnşaat Mühendisleri Odası 13 yıllık inşaat mühendisi için net 1650,00 TL ücret bildirmiştir. Davalı vekili ayrıca davacının 1980 doğumlu olup 15 yıllık kıdeme sahip olmasının mümkün olmadığını ileri sürmüştür.
    Bu itibarla, öncelikle davacının inşaat ustalığı işindeki kıdemi tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmeli, daha sonra davacının yaptığı iş, meslekteki ve işyerindeki kıdemi, iş yerinin bulunduğu yer ve diğer özellikleri belirtilmek sureti ile ilgili meslek odalarından alabileceği ücret sorulmalı, dosya içindeki diğer deliller ile birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli, işçilik alacakları buna göre hesaplanmalıdır...” gerekçesi ile karar bozulmuş, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

    Direnme Kararı:
    ... 2. İş Mahkemesinin 28.02.2014 tarihli ve 2014/11 Esas, 2014/257 Karar sayılı kararı ile; yeterli ücret araştırmasının yapılması için ara kararlar kurulduğu ve işlemler yapıldığı, müzekkere cevaplarının dosyada mevcut olduğu, yemin konusunda da davacının ücret alacağı, çalışma süresi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (6100 sayılı Kanun) hükümleri göz önüne alındığında davalının açık bir yemin teklifi bulunmadığından yemin eda ettirilmediği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

    Hukuk Genel Kurulu Kararı:
    ... 2. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.11.2017 tarihli ve 2014/(7)22-2474 Esas, 2017/1307 Karar sayılı kararı ile;
    “…Mahkemece, bozma kararının “Kabule göre de” açıklamasıyla başlayan “1” ve “2” no’lu bentler altında yer alan yemin ve aylık ücret seviyesi ile ilgili tavsiye niteliğinde bulunan açıklamalar, bozma nedeni gibi kabul edilerek direnilmişse de, usuli anlamda bozma niteliği taşımayan bu hususlara karşı direnilmesi mümkün olmadığından, buna ilişkin kararın Hukuk Genel Kurulunca da incelenmesi olanaklı değildir.
    Dolayısıyla Özel Dairece “kabule göre” bozma gerekçesi yapılan aylık ücret seviyesi ile yemin hususlarında Hukuk Genel Kurulunca bir inceleme yapılamayacağı oybirliğiyle kabul edildikten sonra bu kez asıl bozma nedeni olan “hizmet (çalışma) süresi” ile ilgili olarak direnme hükmünün gerekçe içerip içermediğinin incelenmesine geçilmelidir…
    Eldeki davada mahkemece, davacı işçinin hizmet (çalışma) süresinin tespiti yönünden eksik inceleme yapıldığına işaret eden bozma nedeni yönünden ortada yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş, ilk kararın aslında hukuka uygun bulunduğuna, dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin bir gerekçeli karar bulunmadığı gibi, direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda gerekçe içeren bir direnme kararının olmadığı da her türlü duraksamadan uzaktır.
    Şu hale göre; açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler gözetilerek anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte direnme kararı verilmek üzere kararın bozulması gerekir…” gerekçesiyle karar usulden bozulmuştur.

    Mahkemece Hukuk Genel Kurulu Kararı Üzerine Verilen Karar:
    ... 2. İş Mahkemesinin 24.12.2019 tarihli ve 2018/1 Esas, 2019/616 Karar sayılı kararı ile Hukuk Genel Kurulunun kararı sonrasında usulüne uygun meşruhatlı yemin davetiyesinin tebliğine rağmen yemin teklifi üzerine duruşmaya gelmeyen davacı yemini eda etmediğinden ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.

    Hukuk Genel Kurulu Kararı:
    ... 2. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen bu kararına karşı süresi içinde davacı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.04.2021 tarihli ve 2020/(7)9-456 Esas, 2021/474 Karar sayılı kararı ile;
    “…Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde somut olayda, mahkemece direnme kararı verilmekle taraflar yönünden usulü kazanılmış hakkın doğduğunda kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. Bu karardan dönülerek Özel Dairenin bozma kararına uyulması yasal olmadığı gibi, 1086 sayılı HUMK'un 439/son maddesi gereğince mahkemeleri bağlayıcı nitelikte bulunan Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma ilamına aykırı karar verilmesi de usul ve yasaya aykırıdır.
    23. Açıklanan nedenlerle, direnme kararı verildikten sonra söz konusu karar esas yönünden bozulmadan başka bir karar verilmesinin mümkün olmadığı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.11.2017 tarihli ve 2014/(7)22-2474 E., 2017/1307 K. sayılı kararında direnme kararının esas yönünden doğru veya yanlış olduğu yönünde bir inceleme yapılmadığı hususu göz önüne alındığında, mahkeme tarafından Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararında açıklandığı şekilde bir direnme kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile direnme kararı esastan bozulmuş gibi yorumlanarak Özel Dairenin bozma kararının gereğini yerine getirecek şekilde araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra davanın reddine dair karar vermesi isabetli bulunmamıştır.
    24. Bu nedenlerle mahkemenin 24.12.2019 tarihli ve 2018/1 E., 2019/616 K. sayılı kararının açıklanan usuli nedenle bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar usulden bozulmuştur.

    Direnme Kararı:
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun usulden bozma kararı üzerine ... 46. İş Mahkemesinin 01.11.2021 tarihli ve 2021/1270 Esas, 2021/198 Karar sayılı kararı ile; davacının Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtlarına göre 1012671 sicil numaralı işyerinde 01.07.2009-14.12.2009 tarihleri arasında çalıştığı, bu sicil numarasının davalı Şirket ve dava dışı...İnşaat A.Ş. adına kayıtlı olduğu, belirtilen çalışma dönemi içerisinde 19.09.2009-26.11.2009 tarihleri arasında dava dışı M.E. İnşaat ve T. Ortak Girişiminde de çalışmasının bulunduğu, cevap dilekçesinde açıkça davacının ücretinin dava dışı...İnşaat A.Ş., sigorta primlerinin ise kendileri tarafından ödendiğinin ifade edildiği, davalının başlangıçta kabulünde olan davacının alt işveren işçisi olarak çalıştığı hususunu sonradan inkâr etmesinin davalının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, dosyada dinlenen davacı tanıklarının da davacının çalışmasını doğruladığı, kaldı ki davacı muhasebeci olduğundan aynı anda birden fazla şirkete hizmet vermesine de kanuni olarak engel teşkil eden bir durum olmadığı, bu nedenle davacının SGK kayıtlarında çalışmasının görüldüğü diğer işverenden kayıtların istenilmesinin dosyaya katkı sağlamayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

    Temyiz:
    Mahkemeninin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı davalı vekili temyiz yoluna başvurmuştur.

    Hukuk Genel Kurulu Kararı:
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.03.2022 tarihli ve 2022/129 Esas, 2022/293 Karar sayılı kararı ile; "... Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
    ...
    İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.
    ...
    Yapılan bu açıklamalar göre, Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin ilk bozma kararından sonra Özel Daire bozma kararı uyarınca dosya kapsamına alınan deliller dikkate alındığında, direnme kararının Özel Dairece incelenmeyen yeni delile dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
    25. Hâl böyle olunca, mahkemece verilen bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir..." gerekçesiyle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Dairemize gönderilmiştir.

    Gerekçe:
    Mahkemelerin direnme kararları bir davayı sona erdiren ve temyizi mümkün olan (nihâi) son kararlardandır. Direnme kararı ile mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamada yapılması zorunlu iş, gerekçeli kararın direnme doğrultusunda yazılmasından ibarettir. Bu bakımdan direnme kararından dönme (rücu) mümkün değildir. Esasen ilâmın tefhim edilen karara uygun yazılması kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardandır.

    Nitekim kanun koyucu bu kurala 6100 Kanun'un 294 ve 297 nci maddeleriyle hayatiyet kazandırmıştır.

    Gerçekten de, 6100 sayılı Kanun'un 294 ve 297 nci maddeleri emredici hükümlerden olup kamu düzeni amacı ile getirilmişlerdir. Bu maddeler hükmünce kararların alenen tefhim edilmesi gerekir. Karar tefhim edildikten sonra bundan dönülerek yeni bir hüküm kurulamaz. Aksinin kabulü mahkemelere güveni sarsacağı için hiçbir suretle üstün görülemez.

    Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.

    Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.

    Somut olayda, Mahkemece davacının 13.07.2009-14.12.2009 tarihleri arasında davalı işveren nezdinde çalıştığı kabul edilerek verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesince davacının davalı nezdinde çalıştığını iddia ettiği tarihler arasında aynı anda çalışıyor göründüğü diğer işyerinden davacıya ait işyeri dosyasının istenmesi, davacının fiili hizmetinin bulunup bulunmadığı, ücret alıp almadığı, ne sebeple sigortalı çalışmalarının bildirildiği hususlarının araştırılması ve gerekirse ek hesap raporu alınarak dosya içindeki diğer delillerle birlikte değerlendirildikten sonra davacının davalı yanında çalışıp çalışmadığının kesin bir biçimde belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur. Direnme kararının Hukuk Genel Kurulunca gerekçe içermediğinden bahisle usulden bozulması üzerine Mahkemece 08.03.2018 tarihli duruşmada “1-Direnme kararı veren hakimin emekli olması nedeniyle görevde olmamasına nazaran Yargıtay bozma ilamı gereğince davacının hizmet cetvelinde davalı işverenlikte çalıştığını iddia ettiği sürede mükerreren 1012767 ve ayrıca 1012671 iş yeri sicil no'lu iş yerinde 2009 yılı Eylül ayında 12 gün, 2009 yılı Ekim ayında 30 gün ve 2009 yılı Kasım ayında 26 gün çalışması bulunduğu…” belirtilerek ilgili yerlere yazılan müzekkerelere verilen cevaplar dosya kapsamına alındıktan sonra bilirkişiden bozma kararı doğrultusunda rapor alınmış, usulüne uygun meşruhatlı yemin davetiyesinin tebliğine rağmen duruşmaya gelmeyen davacı yemini eda etmediğinden ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca bu defa direnme kararı verilmekle taraflar yönünden usuli kazanılmış hakkın doğduğu, direnme kararı esastan bozulmuş gibi yorumlanarak bozma kararının gereğini yerine getirecek şekilde araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra davanın reddine dair karar verilmesinin isabetli olmadığı gerekçesiyle kararın bozulması üzerine Mahkemece davacının muhasebeci olduğu, aynı anda birden fazla işveren yanında sigortalı olarak gösterilmesinde yasal bir engelin olmadığı, aynı anda birden fazla işverenle iş sözleşmesi kurulabileceği, bu nedenle davacının sigorta kaydında görünen diğer işverenden kayıtların istenmesinin, davacının muhasebeci olması dikkate alınarak dosyaya katkı sağlamayacağı, tanık anlatımları ile davacının dava dışı alt işveren...İnşaat A.Ş.’de SGK kayıtlarında görünen süre kadar çalıştığının sabit olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

    Dosya kapsamı incelendiğinde, davacının muhasebeci olduğuna dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi taraflar arasında davacının davalı işyerinde inşaat ustası olarak çalıştığı konusunda uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle Mahkemenin direnme kararında davacının muhasebeci olduğuna ilişkin gerekçesi dosya kapsamı ile örtüşmemektedir. Ancak Mahkemece hizmet süresine ilişkin direnme gerekçesi davacının muhasebeci olarak çalıştığı kabul edilerek oluşturulmuştur. Bu hâliyle verilen karar direnme kararı olmayıp önceki kararda yer almayan gerekçe nedeniyle yeni hüküm niteliğindedir. Davacının inşaat ustası ya da muhasebeci olarak çalışmasının hizmet süresinin tespitini ve ücretini etkileyeceği açıktır. İlk direnme kararında davacı inşaat ustası kabul edilerek ücreti tespit edilmiş ve alacakları hüküm altına alınmış olup davacının muhasebeci olarak kabul edilmesine rağmen ilk direnme kararındaki gibi hüküm kurulması gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişkiye de neden olmuştur. Bu nedenle eksik inceleme ile dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe oluşturulması kararın bozulmasını gerektirmiştir.

    Sonuç:
    Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi