Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/3347
Karar No: 2018/4133

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/3347 Esas 2018/4133 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/3347 E.  ,  2018/4133 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; ... Mahallesi 64 ada 71 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen mahkemenin 2000/221 Esas - 2003/156 Karar sayılı dosyası ile kıyı kenar çizgisinde kalması sebebiyle tescil harici bırakılan ve tazminatsız (bedelsiz) kamu mülkiyetine dönüştürülen 6599 m2"lik kısmının adil hak dengesi ilkesine göre müvekkillerinin uğradığı mülkiyet kaybından doğan tazminat alacaklarının fazlaya ilişkin kısmını talep ve dava haklarını saklı tutarak şimdilik 20.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline, dava tarihinden itibaren kanuni faiz işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 07/07/2010 tarihli ıslah dilekçesi ile 1.000.000,00 (bir milyom TL)"nin dava tarihinden itibaren işleyen faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Mahkemece davanın kabulü ile, 20.000 TL"nin dava tarihinden faiziyle birlikte davalı Hazineden tahsiline, ıslahla arttırılan kısım yönünden zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm tarafların temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 18/11/2011 gün ve 2011/6996-11575 E-K sayılı kararıyla davanın ve ıslah talebinin yasal 10 yıllık süre içinde açıldığından ıslah edilen miktar yönünden zamanaşımı nediyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı ve araştırmaya yönelik olarak bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, yargılama sırasında davacılar vekilince 03/04/2013 tarihinde ek dava açılarak Seferihisar ilçesi Sığacık mahallesi 64 ada 71 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptali sebebiyle saklı tutulan fazlaya ilişkin hakları sebebiyle 781.730.00 TL tazminatın ek olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemenin 2013/103 E numarasına kaydedilen bu dosya eldeki dava ile birleştirilmiştir.
    Mahkemece :1- Açılan davanın kabulüne, 20.000,00 TL tazminatın dava tarihi olan 04.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 880.000,00 TL"nin ıslah tarihi olan 20.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine,
    2-Birleşen dava 2013/103 Esas sayılı dosyada; açılan davanın kısmen kabulüne,
    649.750,00 TL"nin ek dava tarihi olan 3.4.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş, hüküm taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 01/07/2014 gün ve 2014/3881-19222 E.K sayılı kararıyla "hükme esas alınan bilirkişi raporunda piyasa rayicinden sözedilerek soyut ifadelerle değer biçildiğinden bu rapora göre hüküm kurulmasının mümkün olmadığı, taşınmazın dava tarihine göre değer biçilmesi gerektiği, ıslah edilen bedele ve ek davada hükmedilen bedele de ilk dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken ıslah ve ek dava tarihlerinden itibaren faiz yürütülmesinin doğru olmadığı," gerekçeleriyle bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, yapılan yargılama sırasında davacılar vekili, 20/10/2015 tarihli dilekçesi ile bu defa bilirkişi raporunda belirlenen değere göre taleplerini 2.167.441,55 TL"ye arttırdıklarını, bu tutarın dava tarihinden itibaren işleyen faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
    Mahkemece: 1-Açılan davanın kabulüne, 2.167.441.55 TL"nin dava tarihi olan 04.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ... ve ... mirasçılarına hisseleri oranında ödenmesine,
    Birleşen 2013/103 Esas sayılı dosyada; dava konusu olayla ilgili olarak mahkememizin 2015/18 Esas sayılı dosyasında karar verildiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekilince temyiz edimiştir.
    Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
    Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; dava konusu taşınmaz davacılar murisi adına kayıtlı iken 6599 m²’lik kısmı kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/221 Esas sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda, bu bölümün tapusunun iptali ile tescil harici bırakılmasına karar verildiği, kararın 08.07.2009 tarihinde kesinleştiği ve işbu davanın da 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
    Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesinde “Değer ölçüsüne göre harca tâbi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır…” hükmüne yer verilmiştir.
    Anılan yasal düzenlenme karşısında tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar belirsiz alacak davası niteliğinde olmayıp nispi harca tâbi davalardandır.
    492 sayılı Harçlar Kanununun “Harcı Ödenmeyen İşlemler" başlığını taşıyan 32. maddesinde ise "Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak, ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır." hükmüne yer verilmiştir.
    Dolayısıyla harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.
    Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir.
    Nitekim vurgulanan bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481 sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
    Yargılama aşamasında taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Kural olarak, ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır.
    Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, dava dilekçesinde belirtilen miktar üzerinden nisbi peşin harç, ıslah edilen dava değeri üzerinden nisbi tarifeye göre ıslah harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi nispi peşin harç ve ıslah harcının alınması gerekir.
    Ne var ki; davacılar vekili 03/04/2013 tarihli ek dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden peşin nispi harcı ve ıslahla artırılan miktar üzerinden de ıslah harcını ödememiş, maktu harç tutarınca peşin harç ödemekle yetinmiştir.
    Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden nisbi peşin harç alınmadan yine ıslahla artırılan dava değeri üzerinden ıslah harcı alınmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuştur.
    Bu durumda mahkemece; yürürlükteki harçlar tarifesi uyarınca dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden nispi peşin harç ve ıslahla artılan dava değeri üzerinden ıslah harcını ödemesi konusunda davacılar vekiline usulünce süre verilip harcı ödenen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı yatırılmayan ıslaha değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Kabule göre de: bozmadan sonra ıslah yapılıp, yapılamayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi amacı ile içtihatların birleştirilmesi gündeme gelmiş, konu Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunda değerlendirilmiş ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 06/05/2016 tarih ve 2015/1 Esas - 2016/1 sayılı kararı ile “Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK’nın değiştirilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir.
    Buna göre, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları gereğince bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Bu nedenle, davacının Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin bozma ilamından önceki ıslah talebi dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken, mahkemece yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 31/05/2018 günü oy birliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi