3. Hukuk Dairesi 2019/147 E. , 2019/1028 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmiş, mahkemece temyiz taleplerinin reddine dair ek karar verilmiş, ek kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünden alınan 20.04.2009 tarihli 5084 sayılı yazıda, Türkiye İstatistik Kurumunda sözleşmeli olarak istihdam edilen uzman veya uzman yardımcısı kadrosunda çalıştırılan personele 17.04.2006 tarihli 2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu kararına ekli 3 sayılı cetvelin "E.Denetim Tazminatı" bölümünde öngörülen denetim tazminatının ödenmesinin mümkün olmadığı, 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra ödenmemesi gerektiği ve ödemelerin geri alınması gerektiğinin bildirildiği, bu nedenle sözleşmeli olarak uzman kadrosunda görevli olan davalıya 29.11.2005- 14.01.2009 tarihleri arasında ödenen denetim tazminatının iadesinin gerektiği ileri sürerek, 3.365,38 TL"nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; yersiz denetim tazminatının geri alınması konusunda başlatılan tasarrufun iptali ve yürütmenin durdurulması için davacı kurum aleyhine idare mahkemesinde dava açtığını, denetim tazminatının yalnızca kendisine değil tüm uzmanlara ödendiğini, açık hatanın bulunmadığını, kanunda bu ödemenin yapılmayacağına ilişkin mevzuatta bir hüküm bulunmadığını, hatalı ödemenin yapıldığı tarihten başlamak üzere dava açma süresinin geçtiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; açık hata veya hile bulunmadığından son ödeme tarihi olan 14.01.2009"dan itibaren 2577 sayılı kanunda öngörülen 60 günlük dava açma süresinin geçmiş olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı tarafça temyizi üzerine Dairemizin 18/11/2009 tarih ve 2009/1540 E. - 2282 K. sayılı ilamı ile; “Ödemenin iadesi talebine karşı idari yargıda açıldığı bildirilen iptal davasının sonucunun beklenmesi gerektiği, davanın reddi halinde; davalıya yapılan ödemenin yasal düzenleme bulunmadığı halde hatadan kaynaklandığının kabul edilmesi, herhangi bir şart tasarrufuna dayanmayan salt hatalı ödemelerin idare tarafından BK’nun sebepsiz zenginleşme kurallarına göre istenebileceğinin açıklandığı, ancak alacağın haksız iktisap kurallarına göre istenip istenmeyeceğinin tartışılmadığı”ndan bahisle bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyma kararı verilerek yeniden yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulüne, 3.365,38 TL davacıdan alınıp davalıya verilmesine, davacının faiz isteminin reddine karar verilmiş, hüküm; taraflarca temyiz edilmiş, mahkemece ek karar ile; taraf vekillerinin temyiz taleplerinin; kesin hüküm niteliğinde olan karara karşı temyiz kanun yolunun açık olmaması nedeniyle reddine, ayrıca davalı vekilinin temyiz karar harcını tebliğe rağmen 1 haftalık kesin süre içerisinde yatırmamış olması nedeniyle kararı temyiz etmemiş sayılmasına karar verilmiş, ek karar da taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Her ne kadar mahkemece; taraf vekillerinin temyiz taleplerinin, kesin hüküm niteliğinde olan karara karşı temyiz kanun yolunun açık olmaması nedeniyle reddine karar verilmiş ise de; hüküm tarihi olan 06.02.2018’de temyiz sınırı 2.590 TL olup, mahkemece verilen; davanın kabulü ile 3.365,38 TL’nin davalıdan tahsiline yönelik kararın her iki taraf yönünden de temyiz kesinlik sınırının üstünde olduğu açıktır.
Bunun yanında mahkemece; davalı tarafın temyiz karar harcını, tebliğe rağmen 1 haftalık kesin süre içerisinde yatırmadığı gerekçesi ile kararı temyiz etmemiş sayılmasına karar verilmiş ise de; mahkemece temyiz harcının yatırılmasına ilişkin muhtıra davalı tarafa 18.07.2018 tarihinde tebliğ edilmiş olup davalı tarafça eksik olan temyiz harcı 19.07.2018 tarihinde yani süresinde yatırılmıştır.
Bu durumda; taraf vekillerinin temyiz taleplerinin, kesin hüküm niteliğinde olan karara karşı temyiz kanun yolunun açık olmaması nedeniyle reddine ve davalı tarafın temyiz karar harcını, tebliğe rağmen 1 haftalık kesin süre içerisinde yatırmadığı gerekçesi ile kararı temyiz etmemiş sayılmasına ilişkin 11.09.2018 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilerek yasal süresi içinde verilen temyiz isteminin incelemesine geçilmiştir.
2- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının tüm, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
3- 6098 sayılı Borçlar Kanununun 117.maddesinde; ""Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer"" şeklinde düzenlenme yer almaktadır. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması vs. suretiyle gerçekleşir.
Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre; borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin iyiniyetli ya da kötüniyetli olduğuna bakılmadan bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemez.
Somut olayda; davaya konu borcun tebellüğ tarihinden itibaren 1 ay içinde ödenmesi gerektiğini bildirir yazı davalı tarafça 21.05.2009 tarihinde tebellüğ edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
O halde yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece; tebliğden itibaren 1 ayın sonunda davalının temerrüde düşürüldüğü kabul edilerek, bu tarihten itibaren asıl alacağa faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken faiz isteminin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Ne var ki bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK"nun geçici 3.maddesinin yollamasıyla HUMK"nun 438/7.maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenlerle 11.09.2018 tarihli ek kararın kaldırılmasına, ikinci bentte belirtilen nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, üçüncü bentte belirtilen nedenle temyiz olunan hükmün 1. fıkrasından ""davacının faiz isteminin reddine"" ifadesinin çıkartılarak yerine ""asıl alacağa 21.06.2009 tarihinden itibaren faiz işletilmesine"" ifadesinin eklenmesi şeklinde düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.02.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.