22. Hukuk Dairesi 2017/22845 E. , 2019/11215 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı apartmanlar yöneticiliğinde kapıcı-kaloriferci olarak 01.05.1988 tarihinde çalışmaya başladığını, eksik ödenen ücret ve fazla çalışma alacakları nedeniyle 14.08.2014 tarihinde işverene ihtarname çektiğini iş akdini haklı nedenle feshettiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile hafta tatili, genel tatil, fazla mesai, ücret, agi ve yıllık ücretli izin alacaklarının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekili, davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar bulunmadığını, taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacıya borçlu olmadıklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacının yıllık izin ücreti alacağı olup olmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı dava dilekçesinde, 26 yılı aşkın çalışma süresi boyunca yıllık ücretli izin kullanmadığını belirterek yıllık izin ücreti alacağı talebinde bulunmuştur. Mahkemece davacının hizmet süresine göre 562 gün yıllık ücretli izin hakkı bulunduğu ve davalı tarafça yıllık izin kullandırıldığının ispat edilemediği gerekçesiyle yıllık ücretli izin alacağına hükmedilmiştir.
Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK 194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının 26 yıllık çalışma süresi göz önüne alındığında, bu süre boyunca hiç izin kullanmamış olması hayatın olağan akışına uygun bulunmadığından, ayrıca tanık beyanlarında yaz aylarında bir kaç kez memleketi Kars"a gittiği beyan edildiğinden davacı asilin çalışma süresi boyunca hangi yıllar kaç gün yıllık izin kullandığı konusunda beyanı alınıp yemini yaptırıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabul şekline göre; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının çalışma süresine göre hak kazandığı yıllık ücretli izin süresi de hatalı hesaplanmıştır. Yıllık ücretli izin alacağı hak kazanılan tarihte yürürlükte bulunan yasaya göre hesaplanmalıdır. Davacının hizmetinin bir bölümü 1475 sayılı Yasa döneminde geçmiş olmasına karşın hak kazanılan ücretli izin süresinin sadece 4857 sayılı Yasaya göre hesaplanmış olması hatalıdır. Yeniden hesaplama yapılarak hüküm kurulmalıdır.
3-Gelir Vergisi Kanunu"nun 23 maddesinin 6. fıkrasındaki düzenlemeye göre kapıcıların ücretleri gelir vergisinden istisna edilmiştir. Asgari Geçim İndirimi, ücretlilerin kazançlarından alınan gelir vergisini ilgilendirdiğinden kapıcıların asgari geçim indiriminden faydalanmaları mümkün değildir. Bu nedenle, davacının asgari geçim indirimi alacağı talebinin reddi gerekirken asgari geçim indirimine hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Davacının ödenmeyen veya eksik ödenen ücret alacağı bulunup bulunmadığı da taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Hukuk yargılamasında ispat araçlarından olan "Yemin" 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 225 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Yasanın 225"nci maddesine göre, yeminin konusunu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar teşkil eder. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır.
Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği vakıalar, bir işlemin geçerliliği için, kanunen iki tarafın irade açıklamalarının yeterli görülmediği hâller ve yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak konular yemin konusu olamaz (6100 sayılı Yasa Md. 226).Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf da yemin teklif edebilir. Yemin teklif olunan kimse, yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra, diğer taraf teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamaz ve yeni bir delil de gösteremez. Yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır. Yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır (6100 sayılı Yasa Md. 227-228).
Yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır. Kendisine yemin iade olunan kimse, yemin etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıa ispat edilememiş sayılır.
Yeminin konusunu oluşturan vakıa, her iki tarafın değil, yalnızca kendisine yemin teklif edilen tarafın şahsından kaynaklanıyorsa yemin iade edilemez.
Yemin edecek taraf gerçek kişi olup, yeminden evvel ölür veya fiil ehliyetini kaybederse yemin teklif edilmemiş sayılır. Yemin, bizzat tarafa teklif olunur ve tarafça eda yahut iade olunur. Taraflardan biri tüzel kişi yahut ergin olmayan veya kısıtlı bir kimse ise onlar adına yapılmış bir işleme ilişkin vakıanın ispatı için yemin, tüzel kişiyi temsile yetkili kişi veya organ yahut kanuni mümessil tarafından eda ya da iade olunabilir (6100 sayılı Yasa Md. 229 ilâ 232).Yasanın 233"üncü maddesi uyarınca, yemin mahkeme huzurunda eda olunur. Hâkim, yeminin icrasından önce yemin edecek kimseye, hangi konuda yemin edeceğini açıklar, yeminin anlam ve önemini anlatır ve yalan yere yemin etmesi hâlinde cezalandırılacağı hususunda dikkatini çeker. Yemin edecek kimse, yemin konusunun yeterli açıklıkta olmadığını ileri sürerse; hâkim, karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhâl bu konuda kararını verir. Değinilen madde gereğince yemin, "Size sorulan sorular hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz?" şeklinde yöneltilir ve yemin teklif edilen kimse tarafından "Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum." denilmek suretiyle eda edilmiş sayılır.
Yasanın 234 ve devamı maddeleri gereğince, okuma ve yazma bilen sağır veya dilsizler, yemin hakkındaki beyanlarını yazıp imzalayarak yemin ederler. Okuma ve yazma bilmeyen sağır veya dilsizler, işaretlerinden anlayan bir bilirkişi aracılığıyla yemin ederler.
Yemin edecek kimse, mahkemeye gelemeyecek kadar hasta veya özürlü ise hâkim, bulunduğu yerde o kimseye yemin ettirir. Bu sırada isterlerse taraf vekilleri ve karşı taraf da hazır bulunabilir. Mahkemenin yargı çevresi dışında oturan kimse, yemin için davaya bakan mahkemeye gelmek zorundadır. Ancak, yemin edecek kişi, mahkemenin bulunduğu il dışında oturuyor ve bulunduğu yerde aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yolu ile yemin icrası mümkün değil ise istinabe yolu ile yemin ettirilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 237 ve müteakip maddeleri uyarınca, hâkim, eksik olan noktaları tamamlamak veya açık olmayan hususları aydınlatmak için yeminin konusu ile bağlantılı gördüğü soruları yemin eden kimseye sorabilir. Hâkim, yemin eden kimsenin beyanını dinleyip tutanağa geçirir ve yazılanları yüksek sesle huzurunda okur; beyanında ısrar edip etmediğini sorar ve verilen cevabı tutanağa kaydeder. Yemin eda edildikten sonra, yalan yere yemin nedeniyle açılan ceza davası, esas dava bakımından bekletici sorun yapılamaz.
Davalı şirket tarafından, davacı tarafa yemin teklif edilmek istendiği bildirilmesine rağmen, mahkemece davalıdan yemin sorusu alınmadan ve yemin metni düzenleme fırsatı verilmeksizin, raporda hesap yapılmayan tüm talepler hakkında anlaşılmayan şekilde talepler sıralanarak yemin teklifi yapılması uygun olmamıştır. Yeminle ilgili usuli işlemler tamamlanarak davacının duruşmaya davet edilmesi suretiyle yemin teklifinde bulunulmalı, davalı tarafın yemin teklifi davacı asile usulüne uygun şekilde bildirilip sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacıya sadece 2014/ 6.7. aylarda 500.00"er lira, 8. ayda 400.00 TL olmak üzere toplamda 1.400.00 TL dışında son 5 yıllık zamanaşımına uğramayan dönemde hiç ücret ödenmediğinin kabulü ile hesaplama yapılarak hüküm kurulmuştur.
Dosya içeriğine göre; davacı işverene ...Noterliği aracılığıyla gönderdiği 14.08.2014 tarihli ihtarnamesinde maaşlarının eksik ödendiğinden bahsetmiş ve maaş farklarının ödenmesini talep etmiştir. İhtarnamede hiç ödenmeyen ücret alacağından bahsedilmemiştir. Dava dilekçesinde vekili ise 27 yıllık çalışması boyunca ücretlerini eksik aldığından bazı aylar ücretlerini hiç alamadığından bahsetmiş, ücretin hangi aylarda verilmediği de açıklanmamıştır. Davacı asil 26.05.2015 günlü duruşmadaki beyanında 2014 yılında aylık 500.00 TL ödendiğini, arada makbuz imzalatıldığını belirtmiş, davacı tanığı da davacıya aylık 500.00 TL ödendiğini beyan etmiştir. Buna göre davacıya aylık en son 500.00 TL ödendiği anlaşılmakla asgari ücrete göre alması gereken ücret ile arasındaki fark alacakları hesaplanmalı ve hangi aylarda hiç ücret ödenmediğine dair beyanı alınıp yemini yaptırıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek hüküm kurulması gerekir.
Mahkemece, tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililerine iadesine, 21.05.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.