17. Ceza Dairesi 2019/5195 E. , 2019/5129 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel mahkemece,sanık hakkında hırsızlık suçundan verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, önce bilinen en son adres (Bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından, tebligata, Tebligat Kanunu"nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin; kovuşturma evresinde beyanı alınırken bildirdiği en son adresi ile MERNİS adresi aynı olan sanığın yokluğunda verilen 16/02/2015 tarihli kararın tebliği için adı geçen sanığın bilinen en son adresi esas alınarak Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre çıkarılıp bila tebliğ iade edilen tebligat bulunmadığı halde doğrudan “Mernis Adresi” ibaresi ile çıkarılan ve merci tarafından Tebligat Kanunu"nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümleri kapsamında şerh düşülmeyen tebligatın, dağıtıcı tarafından, kendiliğinden, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesi gereğince tebliğ edilmesinin usule aykırı olmasından dolayı sanığın temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilerek ve temyiz talebinin reddine dair 22/05/2015 tarihli ek karar kaldırılarak yapılan incelemede;
Müştekinin 2012 yılının Eylül ayında çalınan motosikletinin 05.11.2012 tarihinde plakasız, motor ve şase numaraları kazınmış vaziyette sanıkta yakalandığı,sanığın savunmasında ismini bilmediği bir şahıstan motosikleti satın aldığını iddia etmesine rağmen satın aldığı kişinin açık kimlik bilgileri ile adresini bildiremediğinin, satın aldığı iddiasını doğrulayacak belge sunamadığının anlaşılması karşısında; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/06/2014 tarih,
2013/13-203 Esas ve 2014/308 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamede bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Gerekçeli karar başlığına, yanlış yazılan suç tarihinin, mahallinde Eylül 2012 olarak düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
Anayasa Mahkemesinin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK"nun 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının da kapsam ve içerik itibarıyla infaz aşamasında mahallinde gözetilebileceğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, kararın dayandığı gerekçeye ve hakimin takdirine göre, sanık ...’ın temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye aykırı olarak ONANMASINA, 10.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.