11. Hukuk Dairesi 2018/3256 E. , 2019/4906 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18/07/2017 tarih ve 2014/410 E- 2017/649 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin reddine-kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi"nce verilen 12/04/2018 tarih ve 2017/926 E. - 2018/327 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalı şirketin müvekkiline ortaklık payının verileceğini taahhüt ettiğini, müvekkilinin de davalı şirkete ortak olacağı düşüncesiyle işbu ortaklık payına istinaden davalı şirkete 232.330,10 TL banka yolu ile ortaklık payına mahsuben ödeme yaptığını ancak davacının ortak yapılması konusunda gerekli işlemlerin yapılmadığını, davalı şirketin defter ve cari hesaplarının incelenmesi halinde borçlarının alacaklarından fazla olması sebebiyle davacının artık ortaklık payını almasının da öneminin kalmadığını, alacağın tahsili amacıyla genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını fakat davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının davacıya ortaklık payını vermediği gibi, ödediği bedeli ve faizlerini iade etmediğini ileri sürerek itirazın iptaline, icra takibinin devamına, takip konusu alacağın %20"sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının 100.000.- TL karşılığında müvekkil şirketin ortağı olduğunu, ancak davacının isteği üzerine şirket hisselerinin kendisine değil oğlu Bahadır Bayındır"a devredildiğini, davacının yaptığı işlemlerde şirket ortağı olmanın tüm hak ve yetkilerini kullandığını, şirket ortağının şirketin hem kârına hem de zararına ortak olduğunu, davacının başlattığı icra takibi ile şirketteki payını alarak ortak olma sorumluluğundan kaçmaya çalıştığını, haklı nedenle şirketten ayrılma koşullarının oluşmadığını, davacının ödediğiparanın iadesini talep etmesi nedeniyle doğan alacak hakkının zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini, %20"den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacının gayriresmi ortak ve dava dışı oğlu Bahdır Bayındır"ın da resmi ortak olduğu, TTK"ya göre bir ticari işletmeyi tacir gibi işletir görünen kişinin tacir gibi sorumlu olması gerektiği; davacı tarafından ödenen meblağların fiili ortaklık ve oğlu Bahadır Bayındır"ın resmi ortaklık payına mahsuben yapıldığı ve hüsnüniyet kuralına göre davacının, resmi ortak olmamasına karşın resmi ortak gibi davranmak suretiyle bir taraftan kusurlu davrandığı ve kendi kusuruna dayanarak kendi lehine sonuç çıkartamayacağı, davacının bir ticari işletme olan davalı şirketin onun kar ve zararına da ortak olacağı, davacının yapmış olduğu ödemeler ile oğlunun resmi ortaklığını sağlamış olduğu ve buna göre de karşılıksız bir ödeme yapmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; davacı taraf yapılan ödemelerin ortaklık amacıyla gönderildiğini iddia etse de limited şirketlerde hisse alım/satımının ortaklar arasında yapılan bir işlem olduğu, bu ödemelerin şirkete yapılması nedeniyle ortaklık payı olarak adlandırılmasının mümkün olmadığı zaten davalının ortak da yapılmadığı, ortak olan oğlunun ..."ın hissesini noter sözleşmesi ile devraldığı, bilirkişi raporunda davalı şirketin 2012 yılı ticari defterlerine göre davacının 31/12/2012 tarihi itibariyle davalı şirketten 216.022,24 TL alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu, ancak 2013 yılı defterlerine göre açılış maddesinde davacı ... adının yerine Bahadır Bayındır"ın 216.022,24 TL alacaklı olacak şekilde değiştirildiği, bu değişikliğin makul sebebinin davalı tarafından izah edilemediği, dolayısıyla davalının kendi kayıtlarına göre davacıya 216.022,24 TL borçlu olduğu, davacının toplam 232.330,10 TL" yi davalı şirketin banka hesabına yatırdığı sabit ise de bu paralardan 10.000.- TL yi Naim Ercan adına borç olarak davalı şirkete ödediği, 2.650 TL" yi Petrol Ofisi ve elektrik açıklaması ile yaptığı, 306 TL"yi araçtan kalma adı altında yaptığı, yine 3.725.- TL"yi kalan bakiye transferi açıklaması ile ödediği dolayısıyla bu miktarları davalı şirketten talep edemeyeceği sadece davalı şirketin defterlerinde davacı alacağı olarak kayıtlı olan 216.022,24 TL"yi talep edebileceği ve icra takip tarihinden önce davalı temerrüde düşürülmediğinden birikmiş faiz de talep edemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ilk derece mahkemesinin kararının 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b/2 maddesi gereğince kaldırılarak davanın kısmen kabulüne Bakırköy 16. İcra Müdürlüğü" nün 2013/11104 Esas sayılı icra takip dosyasında davalının yaptığı itirazın İİK 67. maddesi uyarınca 216.022,24 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına fazla talebin reddine, haksız olarak itiraz edilen asıl alacağın %20"si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, reddedilen kısım yönünden davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine ve davalının istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 11.067,36 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 26/06/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.