Esas No: 2022/5007
Karar No: 2022/7736
Karar Tarihi: 14.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5007 Esas 2022/7736 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/5007 E. , 2022/7736 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının...Holding A.Ş. grup şirketlerinden davalı ...Bilişim Teknolojileri San. Tic. A.Ş. de yönetici asistanı - kat sekreteri olarak görev yaptığını, davacının işe 14.08.2011 tarihinde başladığını, davalı işverene ... 10. Sulh Ceza Hakimliği kararı ile kayyım sıfatı ile yeni yönetim kurulunun atandığını ve ilk icraat olarak gerekçe gösterilmeden davacının iş sözleşmesini 22.02.2016 tarihinde tek taraflı olarak feshettiğini iddia ederek davacının işine iadesine, boşta geçen süreye ilişkin 4 aylık brüt ücretinin ve sosyal haklarının davalı işverenden tahsiline, müvekkilinin süresi içinde işe başlamak için başvurusuna karşı davalı işveren tarafından süresi içerisinde işe başlatılmaması halinde 8 aylık brüt ücret tutarında tazminat ödenmesi gerektiğinin tespitine ve yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, dava dilekçesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu, ... Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliğinin 2015/2903 Değişik İş sayılı kararı ile...Holding A.Ş. ve bünyesindeki şirketlere söz konusu şirketin FETÖ/PDY kapsamında ve bu şirketlerin söz konusu örgütün kontrolü altında yönetildiği, bilirkişiler ve Hazine ve Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) tarafından hazırlanan raporlar göz önüne alınarak kayyım atamasının yapıldığını, Yönetim Kurulu kararı ile 22.02.2016 tarihi itibariyle haklı ve geçerli nedenlerle davacının iş sözleşmesinin feshedildiğini, davacının davalı işyerinde 14.08.2014 - 22.02.2016 tarihleri arasında çalıştığını, işten ayrıldığı tarihte ...Bilişim Teknolojileri San. Tic. A.Ş. bünyesinde 48 kişi çalıştığını, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma dosyası, ... Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliğinin 2015/2903 Değişik İş sayılı kararı ile soruşturmanın gizliliği hususları dikkate alındığında işverenin fesih kararı almak zorunda olduğunu, kayyım olarak Yönetim Kurulu sıfatıyla atanan kurulla, çoğu zaman Savcılık tarafından gizli ibareli yazışmalar yapıldığını, iş bu yazışmalar neticesinde gerekli işlemler de yapıldığını, gerek MASAK tarafından ve gerekse Savcılık tarafından yapılan soruşturmanın ne zaman ve nasıl sonuçlanacağı, kim ya da kimler hakkında dava açılacağı, MASAK raporlarının kimleri kapsayacağı, bu soruşturma kapsamında işlenmiş suç ya da suçlar varsa bu suçların kapsamında kimlerin olacağı hususu işverence bilinmediğinden davacı tarafın işe iadesinin dayanağı olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, iş sözleşmesinin feshinde feshin haklı ya da geçerli bir sebebe dayanması, geçerli bir sebebe dayanmakta ise bu sebebin yazılı fesih bildiriminde yer alması zorunluluğunun vazgeçilmez bir kanuni şart olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 24 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ''Hâkim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın, kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz. '' Anılan maddenin 2 nci fıkrasına göre de; '' Kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz.'' Bu düzenlemelerde ifade edilen ilke, tasarruf ilkesidir. Hiç kimse, kanunda açıkça belirtilmedikçe kendi lehine olan bir davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz. Mahkemeler, özel hukuka ilişkin bir uyuşmazlığı kendiliklerinden çözmeye çalışmazlar.
Taraf iradesine öncelik verilmesi sadece davanın açılmasında değil, yargılama sırasında taraflara ait bir çok usul işleminde de kendisini gösterir. 6100 sayılı Kanun'un 25 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre; ''Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.'' Yani, yargılamada esas olan, dava malzemelerinin taraflarca toplanması ve mahkemeye sunulması olarak tanımlayabileceğimiz taraflarca hazırlama (getirilme) ilkesidir. Bu ilkenin geçerli olduğu davalarda, dava malzemelerinin mahkemeye tam olarak getirilmemesinin sorumluluğunu taraflar üstlenmiş olup; hakim, kural olarak tarafların ileri sürmediği vakıaları ve belirli bir delili kendiliğinden araştıramaz ve taraflara hatırlatamaz.
Diğer yandan, kamu düzenini ilgilendiren davalarda, irade serbestisinin ve taraf iradesine tanınan üstünlüğün bir sonucu olan taraflarca hazırlama ilkesi yerine, kendiliğinden (resen) araştırma ilkesinin uygulanması esastır. Kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda; hâkim, davanın ispatı için gereken bütün delillere kendiliğinden başvurur; taraflar da yargılama bitinceye kadar delil gösterebilirler. Bu davalarda bir bakıma, dava ile ilgili olguların hazırlanmasında, tarafların yanında, hakimin de görevli olması söz konusudur.
Bu açıklamalar karşısında kamu ya da özel hukuk tüzel kişiliği de olsa işçinin terör örgütleri ile irtibatının bulunması halinde bu durumun hem kamu güvenliğini hem de özel güvenliği tehdit edeceği açıktır. Bu nedenle davalı tarafın cevap dilekçesi ile davacının iş sözleşmesini FETÖ/PDY bağlantısı bulunduğuna dair kuvvetli şüphe duyulması sebebi ile feshedildiğini belirttiği görülmekle; eldeki davada taraflarca hazırlama ilkesi yerine istisnai nitelikteki kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulanması gerekmektedir.
4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 18 inci maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynaklanan sebepler, işçinin aynı Kanun'un 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (II) numaralı bendinde öngörülen ve işverene derhal fesih yetkisi tanıyan haklı sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmayan, işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlarıdır. İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde geçerli sebep olabilir. İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerinde üretim ve iş ilişkisi sürecine herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz. Yargılama sırasında bu sebeplerin ağırlıkları her olayın özelliğine göre değerlendirilmelidir. İşçinin iyiniyet ve ahlak kurallarına uymayan davranışı sonucunda iş ilişkisine devam etmek işveren açısından çekilmez hale gelmişse, diğer bir anlatımla güven temeli çökmüşse işverenin haklı sebeple derhal fesih hakkı doğar. Buna karşılık, işçinin davranışı taraflar arasında bulunması gereken güven temelini çökertecek ağırlıkta bulunmamakla, iş ilişkisine devamı tam anlamıyla çekilmez hale getirmemekle birlikte, işin normal işleyişini bozuyorsa, işyerindeki uyumu olumsuz yönde etkiliyor ve işverenden bu nedenle iş ilişkisini yürütmesi normal olarak beklenemiyorsa 4857 sayılı Kanun'un 18 inci maddesinin birinci fıkrası gereği geçerli fesih hakkı doğar.
İş ilişkisinde işverenin işçisine karşı duyduğu şüphe, aralarındaki güven ilişkisinin zedelenmesine yol açmaktadır. İşverenden katlanması beklenemeyecek bir şüpheden dolayı işçinin iş ilişkisinin devamı için gerekli olan uygunluğu ortadan kalktığından, güven ilişkisinin sarsılmasına yol açan şüphe, işçinin kişiliğinde bulunan bir sebep olarak karşımıza çıkmaktadır. Ciddi, önemli ve somut olayların haklı kıldığı şüphe, güven potansiyeline sahip olmaksızın ifa edilemeyecek iş için işçinin uygunluğunu ortadan kaldırdığından, şüphe feshi, işçinin yeterliliğine ilişkin fesih türü olarak gündeme gelecektir. Şüphe, fesih anında mevcut belirli objektif vakıa ve emarelere dayanmalıdır. İşverenin sırf subjektif değerlendirmesi yeterli olmayıp, yapılan incelemede işçinin şüphe edilen eylemi işlediğinin büyük bir ihtimal dahilinde olduğu sonucunun ortaya çıkması gerekir.
Somut olayda davacının iş sözleşmesi, davalı Kuruma atanan kayyım tarafından aynen; “14/08/2014 tarihinden bu yana şirketimizde yönetici asistanı olarak görev yapmaktasınız. ... Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliğinin 17/11/2015 tarih ve 2015/ 2903 değişik iş sayılı kararı ile ...Holding A.Ş. ve bağlı şirketlere kayyım atanması kararının atanan kayyımlara tebliği ile de kayyım heyetini bu kez yönetim kurulu yetkilerini kullanması yönündeki hüküm sebebi ile çalışmakta olduğunuz firma ile aranızda akdedilmiş olan 14/08/2011 tarihli belirsiz süreli iş akdiniz 22/02/2016 tarihi itibari ile tarafımızca feshedilmiştir.” şeklindeki yazılı fesih bildirimi ile sona erdirilmiş olup fesih doğrudan davacının FETÖ/PDY ile olan ilişkisine dayandırılmamış ise de davalı Kuruma kayyım atanmasının sebebi anılan Kurumun FETÖ/PDY ile olan ilişkisi olup görevlendirilen kayyım heyetinin işe başlar başlamaz gerçekleştirdiği fesihler, Kuruma kayyım atanmasından bağımsız düşünülemez. Davacı hakkında FETÖ/PDY kapsamında açılmış bir soruşturmanın devam ettiği gözetildiğinde feshin haklı olup olmadığı açılacak tazminat davasında tartışılmak üzere bu aşamada feshin en azından geçerli nedene dayandığı kabul edilerek davanın reddi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen sebeplerle, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi ikinci fıkrası gereğince uygulanması gereken 4857 sayılı Kanun’un 20 nci maddesinin üçüncü fıkrasının, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 11 inci maddesi ile değiştirilmeden önceki şekli uyarınca, Mahkeme hükmünün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davanın REDDİNE,
3. Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 51,50 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4. Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 66,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
5.Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre belirlenen 5.100,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,
Kesin olarak 14.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.