Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/6781
Karar No: 2022/7670
Karar Tarihi: 14.06.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/6781 Esas 2022/7670 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/6781 E.  ,  2022/7670 K.

    "İçtihat Metni"

    BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARLARI ARASINDAKİ
    UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE DAİR

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Y A R G I T A Y K A R A R I


    I. BAŞVURU
    Başvurucu vekili 28.03.2022 tarihli dilekçesinde özetle; ... Bölge Adliye Mahkemesi 47.Hukuk Dairesinin 03.02.2022 tarihli ve 2020/1106 Esas, 2022/151 Karar sayılı davanın reddine dair kesin nitelikteki kararı ile ... Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin aynı konudaki davanın kabulü ile feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine, tazminat miktarının sendikal fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 1 yıllık brüt ücreti tutarında belirlenmesine dair kararları yahut aynı yöndeki İlk Derece Mahkemesi kararlarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik kararları arasında çelişki bulunduğunu, davalıya ait işyerinde çalışmakta iken iş sözleşmeleri 31.10.2016 tarihinde feshedilen Birleşik Metal İş Sendikasına üye 53 işçi için aynı tarihte sendikal sebeple fesih iddiası ile işe iade davası açtıklarını, ... 3. İş Mahkemesinde yargılaması devam eden 24 işçinin davasında feshin geçerli sebebe dayandığı sonucuna varılarak davanın reddedildiğini, bu kararlara karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulduğunu, ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun ise kabulüne karar verilerek feshin sendikal nedenle yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne dair yeniden hüküm kurulduğunu; 13 işçi yönünden ... 4. İş Mahkemesince verilen ret kararlarının ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesince kaldırılarak davaların kabulüne karar verildiğini; 14 işçiye ait davada ... 4. İş Mahkemesince davanın kabulü ile davacıların işe iadesine ve bir yıllık brüt ücretleri tutarında sendikal tazminata hükmedildiğini, bu davalardan 2 tanesine karşı istinaf başvurusunun ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesince reddedildiğini, ancak 12 işçinin davasında ... Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesince davalının istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırıldığını ve dosyanın yeniden yargılama yapılması için Mahkemesine gönderildiğini, ... 4. İş Mahkemesince keşif icra edilerek yeniden bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra aynı sonuca ulaşıldığını, davaların kabulüne dair kararlara karşı davalı tarafın istinaf başvurusunda bulunduğunu, ... Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesinin duruşma açmak suretiyle istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararlarının ortadan kaldırılmasına ve yapılan feshin haklı fesih olduğu gerekçesiyle davaların reddine karar verdiğini, böylece toplamda aynı işyerinden sendikal sebeple işten çıkartılan 38 işçinin işe iade kararları ile kıdemi yeterli olmayan bir işçinin sendikal tazminat talepli davalarında verilen toplam 39 adet karar kesinleşmiş karar bulunduğunu belirterek ... Bölge Adliye Mahkemesi 47. Hukuk Dairesinin kararı ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin kararları arasındaki çelişkinin dilekçede belirtilen gerekçeler ve resen nazara alınacak sebeplerle ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin kararları doğrultusunda giderilmesini talep etmiştir.
    II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
    ... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu 13.05.2022 tarihli ve 2022/30 sayılı kararında özetle;
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi,2018/2304-2305 Esas sayılı 2 adet işe iade talepli dosyada, 2018/4623 - 4624 - 4625 - 4629 - 4630 - 4631 - 4632 - 4633 - 4634 - 4635 Esas sayılı 10 adet işe iade talepli dosyada,2018/2999 - 3000 - 3001 - 3002 - 3003 - 3004-3005-3006-3007-3008-3009-3010-3011-3012-3013-3014-3015-3016-3017-3018-3019-3020-3021-3022 Esas sayılı 24 adet işe iade talepli dosyada,2018/2434 - 2435 - 2439 - 2440 - 2441 - 2442 - 2443 - 2444 - 2445 - 2446 Esas sayılı 10 adet işe iade talepli dosyada, 2018/1939-1940-1941-1942-1943-1944-1945-1946-1947-1948-1949-1950-1951-1952-1953-1954-1955-1956-1957-1958-1959-1960-1961 Esas sayılı 23 adet işe iade talepli dosyada olmak üzere toplam 69 adet dosyada feshin haksız ve geçersiz olduğunu, ayrıca sendikal nedene dayandığını kabul ederek bu yönde kararlar vermiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 47. Hukuk Dairesi ise 2020/1106 Esas sayılı işe iade talepli dosyada feshin haklı nedene dayandığını kabul ederek bu yönde karar vermiştir.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle, her iki Daire kararları değerlendirilerek dava konusu dosyalarda taraflar arasındaki iş akitlerinin haklı veya geçerli bir nedenle feshedilip edilmediği, eğer fesih haklı veya geçerli bir nedene dayanmıyor ise sendikal nedenle yapılıp yapılmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmakla, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemeleri Kuruluş Görev Ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 35. madde hükmü uyarınca uyuşmazlığın giderilmesine yönelik başvuru yapılmasına,
    ... Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunca ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi'nin görüşü oy çokluğuyla benimsenerek,
    Dosyanın Yargıtay 9. Hukuk Dairesine gönderilmesine,” dair oy birliğiyle karar verilmiştir.
    III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR
    A. ... Bölge Adliye Mahkemesi 47. Hukuk Dairesinin 03.02.2022 Tarihli ve 2020/1106 Esas 2022/151 Karar Sayılı Kararı
    Dosya kapsamında Birleşik Metal İş Sendikası’nın yazı cevabında; “Sendikanın, davalı işyerinde çoğunluğu sağlaması üzerine 19/09/2016 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na çoğunluk başvurusunun yapıldığı, 26/09/2016 tarihinde çoğunlukları olduğuna dair belgenin kendilerine gönderildiği, davalı işyerinde çalışan 62 kişinin sendika üyesi olduğu, bu durumu öğrenen davalı işverenin, üyelerin tamamının iş akitlerini feshettiği, şuan davalı işyerinde çalışan üyelerinin bulunmadığı, davalı işverenin baskıları sonucu 7 üyenin istifa etmek suretiyle sendikadan ayrıldığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından verilen çoğunluk yazısına davalı işveren tarafından 12/10/2016 tarihinde itiraz edildiğin davanın ... 30. İş Mahkemesi’nde halen devam ettiği” bildirilmiştir.
    Polis memuru bilirkişi tarafından hazırlanan raporda özetle; “eylemin birinci gününde işçilerin sendika başkanının konuşmasını dinleyip slogan attıkları, ancak çevreye zarar verici bir eylemde bulunmadıkları, 2. 3. 4. günlerde işçilerin makinelerin başında oturdukları ve faaliyette bulunmadıkları yönünde tespitlerin olduğu, 31.10.2016 tarihinde işveren temsilcisi olduğu düşünülen bir kişinin işçilerin taleplerinin karşılanmasının mümkün olmadığı yönünde işçilere hitaben konuşma yaptığının tespit edildiği” belirtilmektedir.
    4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin II. bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığında işverenin haklı fesih imkanının olduğu açıklanmıştır. Yine aynı maddenin II. bendinin (h) alt bendinde, işçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri, kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesinin, işverene haklı fesih imkanı verdiği ifade edilmiştir.
    İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenler, aynı yasanın 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir. İspat yükü kendisinde olan işveren, geçerli ve haklı nedende davacının davranışının veya yetersizliğinin işyerinde olumsuzluklara yol açtığını ve iş ilişkisinin çekilmez hal aldığını da ispat etmelidir.
    6356 sayılı Kanun'da; grev, kanuni grev ve kanun dışı grev tanımları getirilmiştir. Anılan Kanun'un 58. maddesine göre, işçilerin, topluca çalışmamak suretiyle işyerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla, aralarında anlaşarak veya bir kuruluşun aynı amaçla topluca çalışmamaları için verdiği karara uyarak işi bırakmalarına grev; toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması hâlinde, işçilerin ekonomik ve sosyal durumları ile çalışma şartlarını korumak veya geliştirmek amacıyla, bu Kanun hükümlerine uygun olarak yapılan greve kanuni grev; kanuni grev için aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan greve de kanun dışı grev denir.
    Aynı Kanunun "Kanun dışı grev ve lokavtın sonuçları" başlıklı 70. Maddesinde ise: "(1) Kanun dışı grev yapılması hâlinde işveren, grevin yapılması kararına katılan, grevin yapılmasını teşvik eden, greve katılan veya katılmaya ya da devama teşvik eden işçilerin iş sözleşmelerini Kanun dışı grev yapılması hâlinde işveren, grevin yapılması kararına katılan, grevin yapılmasını teşvik eden, greve katılan veya katılmaya ya da devama teşvik eden işçilerin iş sözleşmelerini haklı nedenle feshedebilir...." denilmiştir.
    Buna göre her toplu olarak iş bırakma eylemi, grev olarak nitelendirilemez. Dolayısı ile her toplu iş bırakma eylemi, işverene, bu eylemi kanun dışı grev olarak değerlendirilip, 6356 Sayılı Yasanın 70. Maddesini uygulama hakkı vermez. Bireysel veya toplu iş hukukuna dair bazı hakların savunulması için işçilerin demokratik ve barışçıl toplu eylem haklarının olabileceği 87 ve 98 sayılı İLO Sözleşmeleri ile Avrupa Sosyal Şartı ile Anayasanın 51., 54. ve 90. maddelerinin bir gereğidir. Ancak bu hakkın sınırsız şekilde kullanımı söz konusu olmayıp eylemin işverene özel olarak zarar verme kastı içermemesi ve ölçülü olması gereklidir.
    Dosya içeriğine ve emsal dosyalara göre, eyleme katılan davacı ve diğer işçilerin iş akdi feshedilen Erkan Erdur isimli işçinin fesih sebebini ve işten çıkartmaların devam edip etmeyeceğini öğrenmek, sendikalı işçilerin işten çıkartılacağı yönündeki bazı işçilerden duydukları söylentilerin yarattığı tedirginliği işverene iletmek ve bu söylentilerin gerçek olup olmadığını anlamak için, işveren ile görüşmek ve böyle bir uygulamanın ihtimali var ise engellemek amacı ile, toplu eylemde bulunduğu, ancak içlerinden bir grup işçinin, işveren yetkilileri ile görüşerek taleplerini işveren yetkililerine iletme ve görüşme, ayrıca işvereni konu ile ilgili yeniden değerlendirme yapmaya teşvik amaçlarına ulaşmış oldukları; buna rağmen eylemlerini sürdürmelerinin, katılımcı sayısı ve süresi değerlendirildiğinde ölçülü olmaktan uzak olduğu görülmektedir.
    Ayrıca emsal dosyalardaki tanık anlatımlarına göre işçilerin başlangıçta böyle bir niyetleri bulunmamasına rağmen, işverene karşı, üye oldukları sendikanın işverence tanınması ve protokol imzalanması isteğinde bulunmalarının da eylemin amacını aştığı, işçilerin, işverenin eylem baskısı altında yetki belgesi almayan sendika ile toplu görüşmeye zorlanmasının, yetki tespitine ilişkin prosedürün tümüyle bir tarafa bırakılarak emredici yetki koşullarına aykırı işlem yapılması taleplerinin, işverenin 6356 Sayılı Yasadan kaynaklanan yasal haklarından vazgeçmeye zorlama sureti ile yasal hakkın ihlali niteliğinde olduğu; bu taleplerinin hukuki ve haklı bir dayanağı olmadığı gibi işverene karşı baskı ile, işyerinde yetkisi olup olmadığı bile belli olmayan bir sendikayı kabul ettirmeye çalışmak niteliğinde olup, bu tutumun işverende, işçilerin eylemlerinin önü alınmadığı taktirde, yasal olmayan pek çok dayatması ile karşılaşacakları endişesi yaratacağı, işveren tarafından katlanılıp kabul edilebilecek bir durum olmadığı, davacı ve davacıyla birlikte hareket eden işçilerin eylemlerinin sebebi olan Erkan Erdur isimli işçinin yasal yollarla hakkını arayabilecekken bu tür eylemlere başvurulmasının yerinde olmadığı anlaşıldığından; her ne kadar bilirkişi raporunda iş emri verilmediği yönünde rapor düzenlenmişse de; iş emirlerinin belli süre için verildiği, bu süre boyunca yeni emir verilmediği kanaati oluştuğundan tüm işçilere görevlerini yapmaları için yazılı ve sözlü olarak uyarıların yapıldığı buna rağmen işçilerin haksız eylemlerine devam ettikleri göz önüne alınarak davacı vekilinin istinafı yerinde görülmemiştir.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiğine dair inceleyen üye hakimin görüşü heyetçe de benimsenerek Dairemizce aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
    HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    1-İlk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE," kesin olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir.
    B. ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin 24.12.2018 Tarihli ve 2018/4623 Esas 2018/2434 Karar Sayılı KararıTaraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin haklı (veya geçerli) sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusudur.
    4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin II. bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığında işverenin haklı fesih imkanının olduğu açıklanmıştır. Yine aynı maddenin II. bendinin (h) alt bendinde, işçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri, kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesinin, işverene haklı fesih imkanı verdiği ifade edilmiştir.
    Bireysel veya toplu iş hukukuna dair bazı hakların savunulması için işçilerin demokratik ve barışçıl toplu eylem haklarının olabileceği 87 ve 98 sayılı İLO Sözleşmeleri ile Avrupa Sosyal Şartı ile Anayasa'nın 51., 54. ve 90. maddelerinin bir gereğidir. Ancak bu hakkın sınırsız şekilde kullanımı söz konusu olmayıp eylemin işverene özel olarak zarar verme kastı içermemesi ve ölçülü olması gereklidir.
    1475 sayılı Yasada işçinin hatırlatıldığı halde görevlerini yapmaması haklı fesih nedeni olarak sayılmış ve işçinin bu anlık durumu yeterli görülmüşken, 4857 sayılı Yasa ile işçinin “görevi yapmamakta ısrar etmesi” kuralı getirilmiştir. Bu noktada işverenin hatırlatmasının ardından sadece bir kez görevi yapmama yeterli sayılmamalıdır. İşçinin görevi yapmama eylemi hatırlatmanın ardından devamlılık arz etmelidir.
    İşveren tarafından fesih öncesinde, işçinin yapmakla yükümlü olduğu görevleri hatırlatılmalıdır. Bu hatırlatmanın sözlü ya da yazılı biçimde yapılması mümkündür. Bu konuda ispat yükü de işverendedir.
    İşçinin görev tanımının, bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde açıkça öngörülmüş olması işverenin hatırlatma yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.
    İşçiye yapılacak hatırlatmada/uyarıda, işçiye yapması istenen görev açık biçimde bildirilmeli ve işin tamamlanmasına yetecek bir süre öngörülmelidir. Bildirimde, görevin hatırlatılması yeterlidir. Görevin gereklerinin yerine getirilmemesi durumunda iş sözleşmesinin feshedileceği hususunun ayrıca bildirilmesi gerekmez. Ancak, işveren tarafından işçiye bu yönde bir bildirim yapılmış ise, işçinin yeni bir eylemi gerçekleşmedikçe, önceki eylemlerine dayanılarak iş akdi feshedilemez.
    İşçinin, verilen görevin bir kısmını yapmış olması halinde, bu davranışının nedenleri üzerinde durulmalı ve işverenin haklı fesih imkânının olup olmadığı, gerekirse uzman bilirkişilerce değerlendirilmelidir.
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının işçi olarak çalışmakta olduğu davalı işyerinde bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen işyerinin işleyiş düzenine ilişkin rapora yansıyan bilgilere göre; iş emirlerinin işçilere değil, formenlere verildiği, verilen iş emrinin yerine getirilmemesinden doğrudan işçilerin sorumlu olmadığı, formenler tarafından verilen emir ve talimatlara rağmen işçi işini yerine getirmiyor ise formen tarafından işçinin yapmakla ödevli olduğu görevin işçiye hatırlatılmasının gerekmektiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında işverence işçilerin yapmakla ödevli bulundukları görevleri yapmamaları nedeniyle usulüne uygun şekilde uyarılmadıkları, bu konuda tutanak tutulmadığı ve işverence yemekhanede duyuru yapılması, SMS gönderilmesi gibi uygulamanın yasanın aradığı hatırlatma unsuru mahiyetinde bulunmadığı, işçilere genel olarak değil her bir işçiye somut olarak hangi görevin yapılmadığı, yapılması gereken görevin hangi sürede tamamlanması gerektiği hususunda açık hatırlatma bulunmadığı, bu nedenle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-(h) bendi kapsamında yapılan feshin kanuna ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına uygun olmadığı, yapılan fesih işleminin haklı veya geçerli nedene dayanmadığı anlaşılmaktadır.
    Feshin sendikal nedene dayanıp dayanmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
    Davacı vekili müvekkilinin iş akdinin sendikal nedenle feshedildiğini iddia etmekte olup, davalı vekili ise feshin sendikal nedene dayanmadığını savunmaktadır.
    Birleşik Metal İş Sendikasının cevabi yazıları ile Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın tespitleri yukarıda aktarılmıştır. Belirtilen tespitler ile tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde; davalı işyerinde Birleşik Metal İş Sendikası’nın örgütlenmeye çalıştığı, sonunda işyerinde çoğunluğun sağlanması üzerine 19/09/2016 tarihinde Bakanlığa başvuruda bulunduklarını ve 26/09/2016 tarihinde çoğunluğun sağlandığına dair yazının verildiği, davalı işyerinde çalışanlardan 62'sinin sendikaya üye olduğu, işverene yapılan bildirimden sonra işverenin sendikaya üye olan tüm işçileri işten çıkardığı, davacının da yürütülen örgütlenme çalışmalarına katıldığı, yazı tarihinde davalı işyerinde sendika üyesi çalışan işçi kalmadığı, baskı sonucu 7 üyenin üyelikten istifa ettiği anlaşılmakla, davacı tanık beyanları da bu tespitleri doğruladığından, feshin sendikal nedene dayandığı anlaşılmış olup, İlk Derece Mahkemesi tarafından feshin haklı nedene dayandığı yönündeki tespitinin dosya kapsamına ve mevcut delil durumuna uymadığı anlaşılmıştır.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA karar vermek gerekmiştir.
    B-Kamu düzeni açısından maddi-hukuki durumun incelenmesinde; İlk Derece Mahkemesi’nin kararında Dairemizce re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırılık hallerinden hiç birisinin bulunmadığı saptanmıştır.
    HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
    A-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE;
    B-HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince ... 4. İş Mahkemesi’nin 27/04/2018 tarih, 2016/1381 Esas, 2018/706 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
    C-Davanın KABULÜ ile;
    1-Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
    2-Davacının başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın tazminat miktarının SENDİKAL FESİH NEDENİ DİKKATE ALINARAK takdiren davacının 1 yıllık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE,
    3-Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin gerektiğinin TESPİTİNE,"
    kesin olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir.
    C. ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin 2018/2304-2305 Esas, 2018/4623-4624-4625-4626-4627-4628-4629-4630-4631-4632-4633-4634-4635 Esas, 2018/2999-3000-3001-3002-3003-3004-3005-3006-3007-3008-3009-3010-3011-3012-3013-3014-3015-3016-3017-3018-3019-3020-3021-3022 Esas Sayılı Kararları
    Yukarıda esas ve karar numarası verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında da özetle; feshin haksız ve geçersiz olduğu, ayrıca sendikal nedene dayandığını kabul edilerek hüküm kurulmuştur.
    IV. GEREKÇE
    A. Uyuşmazlık
    Başvuru konusu Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasında feshin haklı veya geçerli sebebe dayandığı ve işçilerin sendikal tazminata hak kazanıp kazanmadıkları noktasındaki uyuşmazlığın 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesine göre giderilmesi istemine ilişkindir.
    B. İlgili Hukuk
    1. Bölge adliye mahkemelerinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35 inci maddesinde yer alan düzenlemedir.
    2. Söz konusu maddenin birinci fıkrasının (3) üncü bendinde yer alan düzenlemeye göre “Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek” bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hukuk daireleri başkanlar kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.
    3. 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre ise “(3) numaralı bende göre yapılacak istemler, ceza davalarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, hukuk davalarında ise ilgili hukuk dairesine iletilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı uyuşmazlık bulunduğuna kanaat getirmesi durumunda ilgili ceza dairesinden bir karar verilmesini talep eder. Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak dairece bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir.”
    C. Değerlendirme
    1. Bölge adliye mahkemesinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasında uyuşmazlık bulunması durumunda, 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinde belirtilenler tarafından yapılacak gerekçeli başvuru sonrasında, mevcut başvuru Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunca değerlendirilerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesi istenilecektir.
    2. Bu noktada kanun yolu kavramı ve hukukumuzdaki kanun yollarına öz olarak değinmek faydalı olacaktır.
    3. Mahkemece tesis edilen nihai kararın hatalı olduğu iddiasıyla bu kararın bir üst mahkemece denetlenmesi, tekrar incelenmesi ve değiştirilmesi amacıyla başvurulan hukuki kurum kanun yolu olarak tanımlanabilir.
    4. Medeni usul hukukumuzda kanun yolları, olağan kanun yolları ve olağanüstü kanun yolları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
    5. Mahkemece tesis edilen nihai kararın kesinleşmesine engel olan ve kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak başvurulan kanun yolları, olağan kanun yolları olarak ifade edilebilir. Olağan kanun yolları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, hukukumuzda istinaf ve temyiz olmak üzere iki olağan kanun yolu mevcuttur.
    6. Olağanüstü kanun yolları ise kesinleşmiş hükümler yönünden söz konusu olan kanun yollarıdır. Burada misâl olarak yargılamanın iadesi yolu zikredilebilir.
    7. Belirtmek gerekir ki, bölge adliye mahkemesinin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi istemi bir kanun yolu değildir. Bu itibarla, söz konusu hukuki kurumun, başvuru konusu bölge adliye mahkemesi kararlarının kesin olma niteliğine ve bu kararların hukuki sonuçlarına herhangi bir etkisi söz konusu olmayacaktır.
    8. Bu açıklamalara göre, Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu tarafından uyuşmazlığın giderilmesi istemi Yargıtay ilgili hukuk dairesine iletildikten sonra benzer nitelikteki davalar ve bölge adliye mahkemesi kararları için yeniden uyuşmazlığın giderilmesi yoluna başvurulmasında herhangi bir hukuki yarar bulunmamaktadır.
    9. İnceleme konusu uyuşmazlıkta, ... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu tarafından, “ iş sözleşmesi aynı tarihte ve aynı sebeple feshedilen işçilerce feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade ile sendikal tazminat talebiyle açtıkları davalarda, feshin geçerli veya haklı nedene dayanıp dayanmadığı ve iş sözleşmelerinin sendikal nedenle feshedildiği ” noktasında farklı bölge adliye mahkemesi kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine dair talep Dairemize iletilmiş ise de ... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunca aynı konuya ilişkin talep Dairemize daha önce iletilmiş ve Dairemizin 26.04.2022 tarih, 2022/4649 esas, 2022/5271 karar sayılı kararı ile “Başvuru konusu uyuşmazlık yönünden davacı işçilerin 4 gün devam eden toplu eyleminin süre ve amaç bakımından ölçüsüz olduğu ve işveren açısından haklı bir fesih nedeni oluşturduğuna, somut olay bakımından feshin sendikal nedene dayanmadığına, ” karar verilmiştir. Başvuru konusu uyuşmazlık hakkında Dairemizce daha önce karar verilmiş olduğundan, aynı uyuşmazlık ile ilgili olarak yeniden bir verilmesi söz konusu değildir.
    10. Tüm bu hususlar karşısında, mevcut başvuru yönünden uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
    V. KARAR
    1.... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu tarafından iletilen mevcut talep yönünden uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığına,
    2. Dosyanın ... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,
    14.06.2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi