Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/11392
Karar No: 2018/4179

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/11392 Esas 2018/4179 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/11392 E.  ,  2018/4179 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVACILAR : ... ve Ark.

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ile davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar vekili 04/11/2015 tarihli dava dilekçesinde; müvekkillerine ait ... köyünde bulunan 435 parsel sayılı taşınmazın Hazine tarafından açılan dava sonucu kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesi ile tapusunun iptaline karar verildiğini, davacıların tapu siciline güven ilkesinden yararlanmakta iken mülkiyet hakkından mahrum kaldığını, bunun karşılığından bir bedel de ödenmediğini belirterek mahkemece tespit edilecek gerçek değerin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, dava dilekçesinde dava değerini 5000,00.-TL olarak göstermiştir.
    Davacılar vekili 04/05/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talep ettiği tazminat miktarını 18693,00.-TL"ye artırmış dava tarihinden işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş ıslah harcını da yatırmıştır.
    Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davacıların davasının kısmen kabulü ile, 7009,80.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ..."ya, 7009,80.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı ...’a verilmesine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir
    Dava, TMK"nın 1007. maddesi gereğince tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dosya içeriği ve toplanan delillerden tazminat istemine dayanak yapılan ... köyünde bulunan 435 parsel sayılı taşınmazın yörede 1974 yılında yapılan kadastro sonucu 21900 m2 yüzölçümü ve tarla vasfı ile Hasan Kazar adına tapuya tescil edildiği, 06.09.1995 tarihinde yapılan satış ile davacılara geçtiği, Hazine tarafından açılan dava sonucu .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/152-251 K. sayılı ilamı ile taşınmazın 3100 m2 kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeni ile 3100 m2"lik bölümün tapu kaydının iptali ile kıyı olarak kamuya terkinine karar verildiği, hükmün 27/12/2007 tarihinde kesinleştiği, 04/11/2015 tarihinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
    Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından, ayni hakkın saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk asıl ve nesnel (Objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.


    - 2 -
    2016/11392 - 2018/4179

    Anılan madde uyarınca Devletin sorumluluğunun kapsamı, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olup tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hataları da kapsamaktadır. Bir başka deyişle, kadastro işlemleri, tapu kütüğünün oluşumuna dayanak oluşturduğundan, bu işlemler nedeniyle tapu kütüğünde oluşacak yanlışlıklar nedeniyle doğacak zararlar da TMK"nın 1007. maddesi kapsamındadır. Devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluk niteliğinde olup, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin (aynî) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir. Dayanaksız ya da hukukî duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamda düşünülmüştür.
    4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı).
    Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle taşınmazın değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise, net gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
    Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; kıyılar özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının tazmininin gerektiği açıktır. Tapusu iptal edilen taşınmazın arazi niteliğinde kabul edilerek hüküm kurulmasına tarafların bir itirazı bulunmamaktadır. Ancak, gerçek zararın, tapu iptal kararının kesinleşme günündeki net gelir metoduna göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece dava tarihi resmî rakamları esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre hüküm kurulması doğru değildir.
    Ayrıca bilirkişi heyeti, bir ziraat bilirkişi ve bir gayrimenkul değerlendirme uzmanı avukat bilirkişiden oluşmakta olup, bilirkişi heyetinin oluşumu Bilirkişilik Kanununda açıklanan yönteme aykırıdır.
    Hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava tarihi değerlendirme tarihi olarak alınmış ve taşınmazın üzerinde bulunan meyve ağaçlarının değeri arazi değerine eklenmiş ise de;zararın doğduğu tarih, taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin hükmün kesinleştiği tarih olup, bu tarihten sonra taşınmaz üzerine dikilen ağaçların değerinin taşınmaz değerine eklenmesi doğru olmadığı gibi taşınmazın sulu yada kuru arazi olup olmadığı hususunda yeterli bir açıklama yapılmadan %5 kapitilizasyon faiz oranı uygulanarak değer belirlenmesi ve resen % 25 oranında hakkaniyet indirimi adı altında bir indirim yapılmış olması doğru değildir.
    O halde mahkemece çekişmeli taşınmazın arazi niteliğinde olduğundan sulu-kuru olup olmadıkları, yerleşim alanlarına uzaklıkları, iklim şartları, arazilerin toprak ve topoğrafik yapıları ve bölgelerindeki konumları gözetilerek 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 6754
    - 3 -
    2016/11392 - 2018/4179


    sayılı Bilirkişilik Kanununun 39. maddesiyle değişik 15. maddesinde belirtilen yönteme göre oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak net gelir yöntemiyle değerlendirme tarihlerindeki (tapu iptali ve tescil davalarının kesinleştiği tarihlerdeki) gerçek değerlerinin hesaplattırılması, tapu iptal kararının kesinleşme tarihi itibari ile taşınmazın üzerinde bulunan ağaç değerlerinin taşınmaz değerine eklenmesi, bu şekilde tapusu iptal edilen tapu sahibinin gerçek zararının saptanması, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yetersiz bilirkişi kurul raporuna dayalı verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar ve davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 31/05/2018 günü oy birliği ile karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi