3. Hukuk Dairesi 2017/8414 E. , 2019/1147 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki elatmanın önlenmesi ve kâl davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davaya konu taşınmazda intifa hakkı sahibi olduğunu, intifa hakkının 18.09.2015 tarihine kadar devam ettiğini, davalının ise taşınmazın eski maliki ile imzaladığı kira sözleşmesine istinaden taşınmazda kiracı olduğunu, davalının işyeri nedeniyle taşınmazda faaliyet yapamadıklarını, çıplak mülkiyet sahibi olan eski malikin taşınmazı kiraya verme yetkisi olmadığı ileri sürerek, davalının taşınmaza müdahelesinin önlenmesi ve davalıya ait yapının kal" ine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; taşınmazı malik kooperatiften kiraladığını, iyiniyetle hareket ettiklerini, davacının rekabet kurulu karaları uyarınca 5 yıldan fazla süre ile intifa hakkı kuramayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davanın konusuz kaldığı, dava tarihi itibarıyla davacının haksız olduğu gerekçesiyle davanın reddine, yargılama giderlerinden davacının sorumlu tutulmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanunu 794. maddesinde; "İntifa hakkı, taşınırlar, taşınmazlar, haklar veya bir malvarlığı üzerinde kurulabilir. Aksine düzenleme olmadıkça bu hak, sahibine, konusu üzerinde tam yararlanma yetkisi sağlar.
795. madesinde “ İntifa hakkı, taşınırlarda zilyetliğin devri, alacaklarda alacağın devri, taşınmazlarda tapu kütüğüne tescil ile kurulur."
803. maddesinde; "İntifa hakkı sahibi, hakkın konusu olan malı zilyetliğinde bulundurma, yönetme, kullanma ve ondan yararlanma yetkilerine sahiptir. " düzenlemeleri bulunmaktadır.
İntifa hakkı, başkasına ait bir eşya, hak veya mal varlığı üzerinde belirli bir kişiye tam olarak yararlanma olanağı sağlayan bir irtifak türüdür. Kuşkusuz intifa hakkı sahibinin eşya üzerinde oluşan saldırının kaldırılmasını ve elatmanın önlenmesini istemesi olanaklıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir.
Somut olayda; davaya konu taşınmazda 26.04.2001 tarihinde davacı lehine intifa hakkı kurulmuş olduğu, tapu kaydında intifa hakkı süresinin 18.09.2015 tarihine kadar geçerli olduğu tescil edilmiştir. Taşınmazın, dava dışı eski malik ... Taşıyıcı Kooperatifi tarafından 01.06.2011 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli kira sözleşmesi ile davalıya restaurant işletilmek üzere kiralandığı anlaşılmaktadır. Davacı intifa hakkı sahibi, davalının taşınmazdaki faaliyetinin inftia hakkının kullanılmasına engel olduğunu ileri sürerek, davalının taşınmaza müdahelesinin önlenmesini ve davalıya ait yapıların kal"ine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; intifa hakkı süresinin dava sırasında dolduğu, davanın konusuz kaldığı yönündeki tespit doğru ise de; TMK" nun 803. maddesi uyarınca intifa hakkı sahibi, hakkın konusu olan malı zilyetliğinde bulundurma, yönetme, kullanma ve ondan yararlanma hakkına sahip olup, bu haklarını üçüncü kişilere karşı da ileri sürebilir. Davacı lehine tesis edilmiş intifa hakkı tapu kütüğüne tescil edilmiş ve davacı sınırlı ayni hak kazanmış olduğundan bu hakkını üçüncü kişi konumunda bulunan davalıya karşı ileri sürebilir. Mahkemece konusuz kalan davada, davacının kira ilişkisi kurulmadan önce intifa hakkı sahibi olduğu ve dava tarihi itibarıyla dava açmakta haklı olduğu gözetilerek yargılama giderleri hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.