Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/4368
Karar No: 2020/3512
Karar Tarihi: 17.06.2020

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/4368 Esas 2020/3512 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2019/4368 E.  ,  2020/3512 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
    No : 2018/3013-2019/1123
    İlk Derece
    Mahkemesi : Bursa 6. İş Mahkemesi
    No : 2017/545-2018/434

    Dava, ödeme emri iptaline istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davaclar vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı ... Gıda İçecek Paz. San. ve Tic.A.Ş."nin Kuruma olan borcu nedeniyle 2016/067105 sayılı dosya ile yapılan takip dolayısıyla davacılara ödeme emri gönderildiğini ancak şirketteki sıfat ve konumlarının araştırılmadığını, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/95 Esas sayılı dosyasında 14/09/2017 tarihinde şirketin iflasına karar verildiğini ve İstanbul Anadolu 3. İflas Müdürlüğü"nün 2017/35 iflas sayılı dosyasının açıldığını, ödeme emrindeki borç için davalı kurum tarafından yapılmış bir alacak kayıt başvurusunun olmadığını, İİK"nın 193. maddesine göre iflasın açılmasının borçlu aleyhinde haciz yoluyla yapılan takiplerle teminat gösterilmesine ilişkin takipleri durdurduğunu ileri sürerek ödeme emri ile takibin iptaline ve davalı aleyhine %20"den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; Özel hukuk tüzel kişilerinin, şirket yönetim kurulu üyeleri dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin, Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Mahkemece, Davacılardan ... ile ..."nin 03/11/2014 tarihinde, davacı ..."nin ise 14/01/2016 tarihinde dava dışı ... Gıda İçecek Paz. San. ve Tic. A.Ş."nin yönetim kurulu üyesi olarak göreve başladıkları, şirkete ait takip konusu yapılan prim borçlarının 2015/11-12 dönemlere ait olduğu, 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyeliğinin anonim şirket tüzel kişiliğinin borçlarından sorumlu tutulabilmesi için yeterli olduğu, takip konusu borçların vade dönemleri itibariyle davacıların dava dışı borçlu anonim şirketin yönetim kurulu üyesi olarak sorumluluklarının bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    B-BAM KARARI
    Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince “Davacıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacıların sıfatının belirtilmediğini, takibi ve borcu kabul anlamına gelmemek üzere, davacılar hakkında takip başlatılırken, bu husus tespit edilmeden takibe geçildiğini, dava dışı şirket hakkında iflas kararı olduğunu, İstanbul Anadolu 3. İflas Müdürlüğü"nün 2017/35 İflas sayılı dosyasının açıldığını, alacak kaydı yapılabildiğini, rüçhanlı alacaklardan olan ödeme emrindeki borç için davalı Kurum tarafından yapılmış bir alacak kayıt başvurusunun olmadığını, böyle bir başvuru olmadan doğrudan davacılar hakkında başlatılan takibin bu yönüyle de eksik ve hukuka aykırı olduğunu, dava konusu alacak rüçhanlı alacaklardan olduğundan tahsil olanağının yüksek olduğunu, öncelikle asıl borçlu şirket hakkında takip yürütülmesi gerektiğini, takibin durduğunu, buna dayanarak işlem yapılamayacağını, verilen kararın yerinde bulunmadığını ileri sürerek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Öncelikle belirtilmelidir ki, birden fazla kişi tarafından veya birden fazla kişi aleyhine açılan davanın birlikte görülebilmesi için aynı tarafta yer alanlar arasında hukuksal bir bağlantının bulunması gerekir. Hukukumuzda, bu bağlantı karşılığını, dava arkadaşlığı kurumunda bulmakta, zorunlu ve ihtiyari dava arkadaşlığı olmak üzere iki ana başlık altında ve zorunlu dava arkadaşlığı da yine kendi içinde maddi ve şekli olmak üzere ikili ayrımla düzenlenmektedir.
    Hemen burada söz konusu kavramların açıklanmasında yarar vardır:
    Dava konusu olan hak, birden fazla kişi arasında ortak olup da bu hukuki ilişki hakkında mahkemece bütün ilgililer için aynı şekilde ve tek bir karar verilmesi gereken hallerde dava arkadaşlığının maddi bakımdan mecburi olduğunun kabulü gerekir. Diğer bir ifadeyle, bir hakkın birden fazla kişi tarafından birlikte veya birden fazla kişiye karşı kullanılmasının, zorunlu olduğu hallerde, bu hak dava konusu edildiği zaman o hakla ilgili birden fazla kişi zorunlu dava arkadaşı durumundadır.
    Dava arkadaşlığının hangi hallerde mecburi olduğu maddi hukuka göre belirlenir. Zorunlu dava arkadaşlığında; dava arkadaşları arasındaki ilişki çok sıkı olduğundan, davada birlikte hareket etmek durumundadırlar. Mahkeme ise, dava sonunda zorunlu dava arkadaşlarının hepsi hakkında aynı ve tek bir karar verecektir. Zorunlu dava arkadaşlığında dava konusu olan hak tektir ve dava arkadaşı sayısı kadar müddeabih bulunmamaktadır.
    Bazı hallerde ise, birden fazla kişi tarafından birlikte dava açılmasında maddi bir zorunluluk olmadığı halde, Kanun; gerçeğin daha iyi ortaya çıkmasını, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin doğru sonuca bağlanmasını sağlamak için, birden fazla kişiye karşı dava açılmasını usulen zorunlu kılmıştır ki, bu durumda şekli bakımdan mecburi dava arkadaşlığı söz konusudur. Böyle bir davada, dava arkadaşları hakkında tek bir karar verilmesi veya dava arkadaşlarının hep birlikte ve aynı şekilde hareket etme zorunluluğunun varlığından söz edilemez.
    Açıklanan bu mecburi dava arkadaşlığı halleri dışında ise, dava arkadaşlığı ihtiyaridir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 57. maddesinde, dava konusu hak ve borcun ortak olması, birden fazla kişinin ortak bir işlem (örneğin sözleşme) ile borç altına girmiş olması, davanın birden fazla kişi hakkında aynı (veya benzer) sebepten doğmuş olması, hallerinde birden çok kimsenin birlikte dava açması olanaklı olduğu gibi, birlikte aleyhlerine de dava açılabilir,
    Alacaklının, müteselsil borçluların tümüne veya bunlardan bazısına karşı alacak davası açtığı hallerde davalı müteselsil borçlular; yine, mirasçılar miras bırakanın borçlarından müteselsilen sorumlu olduklarından, birden fazla mirasçıya karşı alacak davası açılması halinde davalı mirasçılar; birden çok kişinin aynı sözleşmeyle borç altına girdiği hallerde bölünebilen bir borç nedeniyle birden çok kişiye karşı birlikte dava açılması halinde, bu kişiler; arasındaki ilişki ihtiyari dava arkadaşlığıdır.
    Davanın, birden fazla kişi hakkında aynı veya benzer sebepten doğması haline gelince; aynı sebepten maksat yalnız hukuki sebep olmayıp, bir olaya, yani aynı vakıaya ve fakat farklı hukuki sebeplere dayanılarak da birden fazla kişinin dava açması veya dava edilmesi olanaklıdır. Örneğin, sebepsiz iktisap hükümlerine göre sorumlu olan kişilere karşı ve haksız fiili birlikte işleyen kişilere karşı birlikte dava açılabilir. Burada da ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusudur.
    Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 167. maddesinde; mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden karar verebilir denilmektedir.
    Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava, dava dışı borçlu şirkette farklı dönemlerde farklı konumlarda olan davacılar adına ayrı ayrı düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 59. maddesi anlamında davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı olmadığı gibi ihtiyari dava arkadaşlığının varlığını kabule olanak sağlayan unsurlar da mevcut bulunmayıp aynı Kanunun 166/4. maddesi anlamında bir bağlantıdan söz etmek mümkün değildir. Davalar arasında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 57, 59 ve veya 166/4. maddesi anlamında bağlantı bulunmadığı halde, davaların birlikte görülmesi yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesine engel olduğu gibi isabetli bir karar verilememesi sonucuna yol açar. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 06.10.2010 gün ve 10-429 Esas, 2010 449 Karar sayılı v.b. kararlarında da vurgulandığı üzere, her davanın kendine özgü koşullar içereceği gözetilip, davadaki iddiaların ve her bir davacının durumu irdelenip, toplanan delillerin bireyselleştirilmesi zorunludur.
    Yukaraıdaki açıklamalr ışığında, yargılamanın sağlıklı olarak yürütülebilmesi ve uyuşmazlığın kolaylıkla çözüme ulaştırılabilmesi için her bir davacının ayrı ayrı dava açması gerektiği gözetilerek, her bir davacı ve adına gönderilen ödeme emirleri yönünden davalar tefrik edilmelidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf isteminin esastan reddine dair kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesince verilen karar, sair hususlar incelenmeksizin bozulmalıdır.
    SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 17.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi