3. Hukuk Dairesi 2017/13101 E. , 2019/1162 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalılar ile arasında adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu, ortaklık nedeni ile masraf yaptığını, davalıların ortaklığı haksız olarak feshettiklerini beyan ederek haksız fesihten kaynaklanan 4.041,50 TL alacağın ve sözleşmenin haksız feshi nedeni ile 18.045 TL cezai şartın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, hükmedilecek alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ..., davacının iddialarının belirsiz ve afaki olduğunu, işletmenin çalıştırıldığını ve kar elde ettiğini, davacının masraflar için kendisinden 5.500 TL ve ayrıca senet aldığını, bu senedi de icra kanalı ile tahsil ettiğini belirterek davanın reddini dilemiş; davalı ... ise; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; 18.03.2014 tarihli ön inceleme duruşmasında davaların ayrılmasına, her iki davalı aleyhine adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan alacak (4.041,50-TL) talebi ile ilgili olarak açılan davanın bu dosya üzerinden yürütülmesine, dosya arasında mevcut “protokol” başlıklı kira sözleşmesinden kaynaklanan alacak (cezai şart) talebi ile ilgili olarak her iki davalı aleyhine açılan davanın yeni esas üzerinden yürütülmesine, davacı vekiline davaların ayrılması işlemlerini tamamlaması için iki haftalık kesin süre verilmesine karar verilmiş, verilen kesin sürede belirtilen işlemler yapılmadığında davanın usulden reddedileceği ihtarı yapılmış; yine aynı celsede davacı ile davalı ... arasındaki adi ortaklık ilişkisinde tasfiye konusunda herhangi bir düzenleme olmadığından taraf vekillerine ortakların anlaşarak tasfiye memuru belirlemeleri için iki haftalık kesin süre verilmiş, verilen kesin sürede belirtilen işlem yapılmadığında tasfiye işleminin mahkemece gerçekleştirileceği ihtar edilmiş; 19.06.2014 tarihli bir sonraki celsede ise; davacı vekilinin verilen ara kararlar uyarınca işlem yapmadığı, ara kararlarda belirtilen hususların davacı tarafça yerine getirilmesinin davanın sürdürülüp sonuçlandırılması için zorunlu olduğu, bu şekilde davacı tarafın ara kararları yerine getirmemek sureti ile davasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, temyizinde mahkeme tarafından verilen kesin süre içerisinde davaların ayrılması hususunda tefrik dilekçesi verilerek davaların ayrılmasının talep edildiğini, mübaşir nezaretinde tüm dosyanın fotokopisinin çekildiğini, yeni dosya temini sağlandığını, başvurma harcı ve gider avansının mahkeme veznesine 26.03.2014 tarihinde yatırıldığını belirtilmiş, ilgili evrakı temyiz dilekçesine eklemiştir. Ekli evrakın incelenmesinden davacı vekili tarafından belirtildiği gibi tefrik işlemi için ara kararın süresi içinde yerine getirildiği anlaşılmaktadır.
Kaldı ki davaların ayrılması işlemlerinin verilen kesin sürede yapılmaması davanın usulden reddini gerektirmemektedir. Davacı vekili tarafından tefrik işlemi yapılmasa dahi bu dosya üzerinden yürütülmesine karar verilen adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebi ile ilgili olarak yargılamaya devam edilmelidir. Yine mahkemece de; adi ortaklık ilişkisinde tasfiye konusunda herhangi bir düzenleme olmadığından ortakların anlaşarak tasfiye memuru belirlememeleri halinde de tasfiye işleminin mahkemece gerçekleştirileceği belirtildiğinden bu ara kararın yerine getirilmemiş olması da davanın reddini gerektirmeyecektir.
Mahkemece; yargılamaya devam edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davacı tarafın ara kararları yerine getirmemek sureti ile davasını ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlere hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.