(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/27693 E. , 2020/2820 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar ... vekili ile ... Turizm Sanayi Ticaret Ltd. Şti. tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ... alt işverenlerinde 2001 yılından 20/08/2010 tarihine kadar çalıştığı ve emeklilik sebebiyle işten ayrıldığı, fazla çalışma ve genel tatil çalışması yaptığı iddiası ile kıdem tazminatı, bayram ve genel tatil ücreti, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalıların Cevabının Özeti:
Davalılar davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davalılar ... vekili ile ... Turizm Sanayi Ticaret Ltd. Şti. tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacının yıllık izin alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususunda uyuşmazlık mevcuttur.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu eksik bir borç haline dönüştürür ve alacağın dava edilebilme özelliğini ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Zamanaşımı, bir maddi hukuk kurumu değildir. Diğer bir anlatımla zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, kanunda öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve kanuni bir engel bulunmamaktadır. 4857 sayılı Kanun"un 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu Kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacakları ise mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 126/1 maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabidir. 01.06.2012 tarihinden sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 147. maddesi ise ücret gibi dönemsel nitelikte ödenen alacakların beş yıllık zamanaşımına tabi olacağını belirtmiştir. 7036 sayılı Kanun"un 15. maddesi ile İş Kanunu’na eklenen ek 3, maddesinde de yıllık izin alacağının beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu öngörülmüştür.
Somut olayda; dosya kapsamına göre davacının iş sözleşmesinin 20.08.2010 tarihinde feshedildiği. 24.03.2016 olan ıslah tarihi itibariyle feshin üzerinden 5 yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden, davalıların ıslah dilekçesine karşı süresinde ileri sürdüğü zamanaşımı itirazı nedeniyle yıllık izin alacağının dava dilekçesi ile talep edilen 200.00 TL"lik kısmı dışında zamanaşımına uğradığı anlaşılmakla, davalının ıslaha karşı zamanaşımı itirazı değerlendirilmeksizin hüküm kurulması hatalı olmuştur.
3- Somut olayda, davacının iş sözleşmesi emeklilik nedeniyle sona ermiştir. Bu durumda kıdem tazminatına işleyecek faizin başlangıç tarihi buna ilişkin kurum yazısının işverene ibraz edildiği tarihtir.
Davacı emekli olabileceğine dair kurumdan aldığı yazıyı işverene verdiğini ispatlanamadığından kıdem tazminatına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekir iken, yanılgılı değerlendirme ile akdin feshi tarihinden itibaren faize hükmedilmesi hatalı olııp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alman temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 18/02/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.