22. Hukuk Dairesi 2013/635 E. , 2013/1 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı ... Genel Yönetim Kurulunun almış olduğu ... Şubesi erken genel olağan kararının iptaline ve ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme tensiben ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına, itiraz üzerine tedbirin kaldırılmasına karar vermiştir.
Tedbirin kaldırılmasına ilişkin karar davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiş, Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dosyadaki bilgi ve belgelere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine ve özellikle davanın esasını çözecek mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilememesine göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan hükmün bu gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine 14/01/2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dava, davalı Sendika Genel Yönetim Kurulu‘nun ... Şubesi’ne ilişkin erken olağan
genel kurul yapılmasına dair aldığı kararın iptaline ve bu kararın gereği olarak yapılması planlanan genel kurulun ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına ilişkindir.
Mahkemece tensiple ihtiyati tedbir kararı verildikten sonra, davalı tarafın itirazı
üzerine, davacı tarafın tedbir istemine ilişkin iddialarının yerinde olmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı tarafından ... Şubesi’ne ilişkin, alınan erken olağan genel kurul kararı neticesinde yapılması planlanan genel kurulun ihtiyati tedbir ile durdurulması gerekip gerekmediği ise de, öncelikle çözülmesi gereken problem, ihtiyati tedbir kararlarına karşı temyiz yoluyla Yargıtay’a başvurulup başvurulamayacağı hususudur.
Bilindiği üzere, 01/10/2011 tarihinden önce yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na göre ihtiyati tedbir kararlarına karşı temyiz yolu öngörülmeyip bu kararların itiraz yoluna tabi olduğu belirtilmiş, fakat itiraz üzerine verilen kararlara karşı herhangi bir kanun yoluna yer verilmemişti (md.107). Bununla birlikte 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nda, ihtiyati tedbir kararları konusunda 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunundan ayrılarak karşı taraf dinlenmeksizin verilen ihtiyati tedbir kararlarına karşı itiraz edilebileceği belirtildikten sonra (md. 394/1) itiraz üzerine verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulabileceği, bu başvurunun ise öncelikle incelenip kesin olarak karara bağlanacağı ifade edilmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda istinaf, temyiz ve yargılamanın yenilenmesi, kanun yolları olarak sayılmıştır. Ancak ihtiyati tedbir kararlarına itiraz üzerine başvurulabilecek kanun yolu istinaftır (md. 341/1). Diğer taraftan 6217 Sayılı Yasa ile değişik 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca “Bölge Adliye Mahkemeleri” faaliyete başlayıncaya kadar 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun temyize ilişkin hükümlerinin yürürlükte olduğu ve uygulanmaya devam olunacağı hüküm altına alınmıştır. Ayrıca aynı maddenin 3’üncü fıkrasında ise 6100 sayılı Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bölge adliye mahkemeleri göreve başlayıncaya kadar 1086 Sayılı Kanun’un 6100 Sayılı Kanun’a aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiştir. Buna göre 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uygulamasında temyiz yoluna tabi olmayan “ihtiyati tedbir kararına itiraz üzerine verilen kararlara” karşı 6100 Sayılı Yasa’nın Geçici 3’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca Yargıtay tarafından temyiz incelemesi yapılabilmesi mümkün olmadığı gibi aynı maddenin 3’üncü fıkrası da böyle bir inceleme yapılabilmesinin hukuki dayanağı olamaz. Zira bu durumda uygulanacak hükümler, 1086 Sayılı Yasa’nın 6100 Sayılı Yasa’ya aykırı olmayan hükümlerdir. Oysa daha önce de ifade edildiği üzere 1086 Sayılı Yasa’da ihtiyati tedbir kararlarına itiraz üzerine verilen mahkeme kararlarına karşı temyiz yolu öngörülmemiştir.
Bir başka yönden, ihtiyati tedbir kararlarına itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yolu düzenlenirken bölge adliye mahkemelerinin çalışma esas ve usulleri ile istinaf kanun yolunun özelliklerinin dikkate alındığı tartışmasızdır. Bu nedenle ihtiyati tedbir konusunun kendine has özellikleri de dikkate alındığında ihtiyati tedbire ilişkin yapılacak temyiz incelemesinin kanunun amaçladığı sonuçlara uygun bir yol olamayacağı da öngörülmelidir.
Sonuç olarak mevcut kanuni düzenleme ile bölge adliye mahkemelerinin henüz faaliyete geçmedikleri göz önünde bulundurulduğunda ihtiyati tedbir kararının itiraz üzerine kaldırılmasına dair yerel mahkeme kararına karşı temyiz yoluna başvurulamayacağı ve bu itibarla davacılar vekilinin temyiz talebinin reddi gerektiği görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun ulaştığı sonuca katılamamaktayız. 14.01.2013