Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/3988
Karar No: 2013/3461

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2012/3988 Esas 2013/3461 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2012/3988 E.  ,  2013/3461 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi


    Dava, davacının 1974-1996 yılları arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur sigortalılığının geçerli olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4-(b) bendi kapsamındaki sigortalılara ilişkin olduğu, ancak, geçiş hükümlerini içeren aynı Kanunun Geçici 7. maddesindeki; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” düzenlemesi ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereği olarak davanın yasal dayanağının 1479 sayılı Kanun olduğu belirgindir.
    01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25. maddelerinde “...kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler...”, “meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren” zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılmışken, anılan maddelerde 19.04.1979 gün ve 2229 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir.
    20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemede, kendi adına ve hesabına çalışma koşuluna ek olarak “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar” kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadır.
    22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikte ise, bu kez, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gerçek ve götürü usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkarlar Siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlardan” gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da Esnaf ve Sanatkarlar Siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır.
    02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemede de; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gelir vergisi mükellefi olanlar ile, gelir vergisinden muaf olanlardan Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıt olanlar” sigortalı sayılmışlardır.
    Yukarıda açıklanan tüm bu düzenlemeler uyarınca davacının geçerli bir sigortalılığından bahsedebilmek için dönemine göre gerçek veya götürü usulde vergi kaydı, esnaf ve sanatkâr sicili veya meslek kuruluş kaydının yanında kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın varlığı zorunludur.
    Davada somutlaşan olayda; davacı 25.10.1996 tarihli giriş bildirgesi ile 08.11.1996 tarihli tahsis talep formunda yer alan bilgilere göre, 15.11.1963-31.12.1966, 01.01.1970-30.01.1970,01.11.1973-31.12.1993, 01.01.1994-31.12.1994 tarihleri arasındaki vergi kaydına dayanılarak Bağ-Kur sigortalısı olarak Kurumca 20.04.1982 tarihi itibariye tescil edilmiş, ayrıca, davacının davaya konu dönemde 14.03.1974-23.12.1999 tarihleri arasında ... Gıda Maddeleri Odası Başkanlığı kaydı bulunmakta olup, sonradan, davacının gerçek vergi kaydına ilişkin bilgilerin 15.11.1963-31.12.1966, 01.01.1970-30.01.1970, 01.11.1973-31.12.1973 ve 01.01.1974-31.12.1974 tarihleri arasına ilişkin olduğunun anlaşılması karşısında, Kurumca gerçekleştirilen işlemle, davacının 31.12.1974 tarihinde vergi kaydının sona ermesi sebebiyle, tescil tarihinin 22.03.1985 olarak değiştirildiği, terk tarihinin ise oda kaydının sona erdiği 23.12.1999 olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, davacının vergi kaydının 31.12.1974 tarihinde sona ermesi sebebiyle, 25.10.1996 tarihli başvuruya istinaden, vergi kaydını esas alan 20.04.1982 tarihi itibariyle tescile olanak bulunmadığı, davacı tarafından ibraz edilen gerçeğe aykırı belge içeriğine dayalı tescilin, davacı yararına kazanılmış hak teşkil etmeyeceğinden bahisle, davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin hükmü eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
    Davacının tescil başvurusunda bulunduğu 08.11.1996 tarihinde, 14.03.1974"den başlayıp devam eden oda kaydının bulunduğunun anlaşılmış olması karşısında, 1479 sayılı Kanunun ek geçici 13. maddesi de gözönünde tutulduğunda, değerlendirmenin 2654 sayılı Kanun ile değişik 24. madde kapsamında yapılması gerekir. Şu halde; Mahkemece, davacının, seyyar yağcılık faaliyetinden dolayı, kendi nam ve hesabına çalıştığına ilişkin işyeri kayıtları celbedilerek, vergi kaydının sona erdiği 31.12.1974 tarihinden sonra, işyerinin vergi muafiyeti kapsamında kalıp kalmadığı, 1479 sayılı Kanunun 26. maddesinde düzenlenen, “sosyal güvenliğin vazgeçilmez ve kaçınılmaz” kamusal yapısı gereği yöntemince ve re’sen araştırılarak; vergi muafiyetinin bulunması halinde, yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda davacının sigortalılık niteliği değerlendirilerek, varılacak sonuç uyarınca, 2654 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler kapsamında zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gereken dönem, kuşku ve duraksamaya neden olmayacak şekilde belirlenmelidir.
    Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin eksik araştırma ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi