3. Hukuk Dairesi 2017/5246 E. , 2019/1203 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ... Konaklarında bulunan C 128 numaralı bağımsız bölüm niteliğindeki taşınmazda, 01/04/2004 tarihinden 17/01/2014 tarihine kadar kiracı olarak bulunduğunu, davalı ... ile aralarındaki kira ilişkisinin 01/04/2004 başlangıç tarihli 3 yıl süreli kira sözleşmesi ile başladığını, davalı kiraya verenin, kendisini kira süresi sonunda mecurdan tahliye etmek istediğini, tüm yasal yollara başvurduğunu, ancak sözleşme süresinin bitimine dayanarak yasa gereği sözleşmeyi sona erdiremeyeceğini anladığını, kendisini mecurdan tahliye edebilmek adına bu kez, hukuka aykırı yollardan muvazaalı olarak taşınmazın mülkiyetini diğer davalı ..."ya 30/12/2008 tarihinde devrettiğini, davalı ..."nın da taşınmazda ailesi ile birlikte oturacağından bahisle tahliye talebiyle kendisine karşı açılan davanın kabulüne karar verilerek, taşınmazdan mahkeme kararıyla tahliye ettirildiğini, 17/01/2014 tarihli anahtar teslim tutanağının düzenlendiğini, tahliye edilen taşınmazın boş ve uzun süredir kullanılmamakta olduğunun noter kanalıyla tespit edildiğini, davalı ..."nın ihtiyaç sebebinin gerçeği yansıtmadığını, davalıların elbirliği ile gerçekleştirdikleri muvazaalı işlemler ve bu suretle açılan davalar neticesinde maddi ve manevi zarar gördüğünü ileri sürerek; fazlaya ilişkin haklarını saklı kalmak kaydıyla, tespit edilecek maddi zararları ile manevi zararına karşılık 100.000,00 TL manevi tazminatın, haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek faizleri ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... ; maddi tazminat talebi yönünden davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacının muvazaa iddiasının gerçeği yansıtmadığını, bu hususun mahkeme kararıyla da tespit edildiğini ve hukuka uygun olarak kiralanandan tahliyesine karar verildiğini savunarak; davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; davacının, taşınmaz satışına dair muvazaa iddiasıyla açmış olduğu davanın, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/54 E, 2010/69 K. sayılı ilamı ile reddedilerek, kararın kesinleştiğini, maddi ve manevi tazminat talebiyle açılan davanın hukuka aykırı olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının, maddi zararını ispat edemediği gerekçesiyle, maddi tazminat istemine yönelik talebinin reddine; manevi tazminat yönünden mahkemenin görevsizliğine, hüküm kesinleştiğinde dosyanın görevli ve yetkili ... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın sulh hukuk mahkemelerinin görevini düzenleyen 4/1-a maddesine göre; “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re"sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
Somut olayda; taraflar arasında kira sözleşmesine dayalı hukuki ilişki bulunmaktadır. Dava, kiracı tarafından kiraya verene ve yeni malik aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Her ne kadar, davacının manevi tazminat talebi yönünden mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş olsa da, dava tarihi ve manevi tazminat isteminin de kira ilişkinden kaynaklandığı dikkate alındığında, görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir.
Hal böyle olunca; mahkemece, davacının manevi tazminat istemi yönünden de işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek yazılı şekilde manevi tazminat talebi yönünden görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3- ) Bozma nedenine göre davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.