1. Hukuk Dairesi 2019/3839 E. , 2020/4861 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, mirasbırakanları ...’in 285 parsel (yeni 146 ada 36 parsel) sayılı taşınmazdaki ½ payını davalı torunu Nurettin’e satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mirasbırakan adına tescilini istemişler, daha sonra isteklerini ıslah suretiyle miras payı oranında tapu iptal ve tescile dönüştürmüşlerdir.
Davalı, mirasbırakanın eşi Emine ve davacı ...’e de taşınmaz devrettiğini, yapılan temlikin gerçek satış olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen kararın davalı tarafından istinafı üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun yargılama harçları yönünden kabulüne, diğer istinaf nedenlerinin reddine karar verilmiş, kararın temyizi üzerine Dairece, " Somut olaya gelince; dinlenen tanıklar mirasbırakanın diğer mirasçılardan mal kaçırmasını gerektirir somut bir olay ortaya koymamışlardır.Öte yandan , mirasbırakanın bir kısmı paylı, bir kısmı tam pay olmak üzere 12 adet taşınmazı daha vardır.Eğer mirasbırakanın amacı mal kaçırmak olsaydı bunları da temlik edebilecek iken bunu yapmamıştır.Kaldı ki, mirasbırakan davacı ve dava dışı 3.kişilere de taşınmaz temliki yapmıştır.Salt bedeller arasındaki oransızlık tek başına muvazaanın kanıtı değildir. Dolayısıyla, davacılar temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ispat edememiştir. Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir." gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin kararının kaldırılıp ilk derece mahkemesinin kararının bozulmasına karar verilmiş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’nin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacılar vekilinin esasa yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, reddine.
Davacılar vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazına gelince;
Bilindiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda dava değeri taşınmazın tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı veya mirasçıların payına isabet eden değerdir.
Somut olayda dava, 15.000,00 TL değer gösterilmek ve harçlandırılmak suretiyle açılmış ve yargılama aşamasında 171.771,60 TL üzerinden harç ikmal edilmiş ise de dava konusu taşınmazın temlike konu 1/2 payının dava tarihindeki değeri 171.771,60 TL olduğu keşfen saptanmakla, davacıların miras payına (3/6) isabet eden değer 85.885,80 TL olup, bu değer üzerinden davacılar aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davacıların miras payları dikkate alınmaksızın dava değerini aşan miktar üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir.
Ne var ki; anılan bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün 5. bendinin tümden hükümden çıkartılarak yerine 5. bent olarak, "Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"ne göre hesaplanan 9.620,86 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine" cümlesinin yazılmasına, davacılar vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK."nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK."nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.