(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2017/8955 E. , 2020/1679 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılardan ... ve arkadaşları ile davalılardan Hazine ve Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar ... ve arkadaşları, 27.02.1998 günlü dilekçeleriyle sınırlarını bildirdikleri ... beldesinde bulunan taşınmazın, 1956 yılı arazi kadastrosunda taşlık ve çalılık olarak tapulama dışı bırakıldığını, 25-30 yıl önce imar ve ihya ederek malik sıfatıyla zilyet ettiklerini, yararlarına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşullarının oluştuğunu bildirerek, Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince adlarına tapuya tescilini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, 9635 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26/03/2009 tarih ve 2009/2488-E.-5146 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "İmar ve ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı güne kadar 20 yıl süreyle taşınmazın zilyet edilip edilmediğinin tespiti yolunda yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafı ile dava tarihinden 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ile memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile üç orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yöntemince uygulanması, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulması, 3402 sayılı Kanununun 14/1. maddesinde yazılı kısıtlamaların araştırılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 7573.04 m2 taşınmazın davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 30/11/2015 tarih ve 2015/11808 E.--11978 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında: ""Mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının davacılar yararına gerçekleştiği gerekçesiyle hüküm kurulmuşsa da; uyulan bozma kararı gerekleri tam olarak yerine getirilmemiş olduğundan kurulan hüküm aşağıdaki gerekçelerle bozmayı gerektirmiştir.
Şöyle ki; hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda; taşınmazın kesinleşen orman sınırı dışında, 1962 yılı memleket haritasınde ve bu haritanın yapımına esas alınan 1958 yılı hava fotoğraflarında ve ayrıca 1982 yılı resmî belgelerde orman sayılmayan yerlerden olduğunun bildirildiği, ziraat uzmanı raporunda % 1-2 eğimli, üzerinde 50 yaşa kadar meyve ağaçları, ev, ahır, depolar bulunduğu bildirilmiş ise de; memleket haritalarının ve kesinleşen orman kadastro haritalarının birlikte gösterildiği bir uygulama bulunmaması nedeniyle, dairece bu eksikliklerin giderilmesi amacıyla bilirkişilerden ek rapor alınmasının istendiği, Dairenin 06/11/2014 günlü geri çevirme kararı üzerine, fen bilirkişi tarafından yörede uygulama kadastrosu yapıldığının, bu nedenle eski ve yeni kadastro çapları ile tapu kayıtları getirtildikten sonra rapor hazırlanabileceğinin bildirildiği, mahkemece bu açıklama üzerine başka bir işlem yapılmaksızın dosyanın daireye gönderilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece önceki bozma kararına uyulduğu halde gereklerinin yerine getirilmediği görülmüştür.
O halde; mahkemece önceki keşiflerde görev almayan bir orman mühendisi, bir fen elemanı yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir 1956 yılına ait arazi kadastro paftası, daha sonra yapılan uygulama kadastrosuna ait pafta ve diğer belgeler getirtilmeli, bu çalışmanın kesinleşip kesinleşmediği belirlenmeli, kesinleşmişse tapu kayıtları getirtilerek, kesinleşen sınırlar dikkate alınmalı, daha önceki keşiflerde incelendiği bildirilen memleket haritaları ile bunların yapımına esas alınan hava fotoğrafları ve yörede yapılan tüm orman kadastro ve aplikasyon haritaları çevresiyle birlikte uygulanıp, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, çekişmeli taşınmazın bu belgelerde ne şekilde görüldüğü bilirkişilerce belirlenmeli bu konuda düzenlenecek rapora keşfi izlemeyi sağlayacak kroki eklenmeli, uygulamada komşu taşınmaz kayıtlarından yararlanılmalı, bundan sonra elde edilecek sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi"" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama neticesinde davanın kabulü ile, Antalya Merkez, ... köyünde bulunan fen bilirkişisi Koray Yanar"ın 19/10/2016 tarihli raporunun ekindeki krokide sınırları kırmızı renkli çizgi ile belirlenmiş olan 7676,42 m2 alanlı taşınmazın davacılar ... mirasçıları, ..., ..., ... mirasçıları, ... ve ... adına Antalya 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 28/10/1985 tarih 1985/1245 Esas -1985/956 Karar sayılı veraset ilamı ile Antalya 14. Noterliğinin 23/11/2016 tarih 29683 yevmiye nolu ve 23/11/2016 tarih 29684 yevmiye nolu veraset ilamındaki payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm davacılardan ... ve ark. ile davalılardan Hazine ve Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, arazi kadastrosunda tapulama harici bırakılmış taşınmazın, imar ve ihya ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince tapuya tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3116 sayılı Kanuna göre 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidi bulunmaktadır. Daha sonra 1976 yılında yapılıp, ekip çalışmaları 23.04.1977, komisyonun itirazların incelenmesine ilişkin çalışmaları da 13.04.1982 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması, 1987 yılında yapılıp kesinleşen aplikasyon, sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 2896 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması ve 1956 yılında yapılan genel arazi kadastrosu vardır.
Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır şöyleki;
Dava Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince tapuya tescil istemine ilişkin olup, 6360 sayılı Kanun gereğince dava konusu taşınmazların bulunduğu ... köyünün (belediyesi) köy tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler ve beldeler mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katıldıklarından, Döşemealtı İlçe Belediye Başkanlığı ve çekişmeli taşınmazın sınırları içinde bulunduğu Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı dahil edilmeden davaya devamla hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır. Hükme dayanak yapılan fen ve orman bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazın eğiminden bahsedilmiş ise de eğimin neye göre belirlendiği, klizimetre ile ölçülüp ölçülmediği açıklanmamış, taşınmazın niteliğinin saptanması bakımından taşınmazın bulunduğu yeri kapsar en eski tarihli ve tespit tarihinden 15- 20 yıl öncesini gösteren resmî belgeler getirtilerek keşifte usulünce uygulanmamış ve raporlar denetime elverişli olmadığından taşınmazın evveliyatının orman olup olmadığı ve gerçek kişiler lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda tereddüt oluşmuştur. Yine orman bilirkişi raporunda 1958 tarihli hava fotoğraflarında taşınmazın kuzey ve doğu kesimlerinin orman alanı içinde bulundukları açıklanmış ise de bu kısımların taşınmaz üzerinde nereye denk geldikleri belirlenmemiştir. Fen bilirkişi raporunda bölgede yapılan 22/a çalışması neticesinde taşınmazın yüzölçümünün 103,38 m2 daha fazla olduğu belirlenmiş ise de bu durumun neden kaynaklandığı açıklanmadığı gibi önceki karar davacılar tarafından temyiz edilmediğinden 7573,04 m2 yönünden usulü kazanılmış hak oluştuğu, 7573,04 m2"lik bu kısım yönünden araştırma yapılıp karar verilmesi gerektiği göz ardı edilmiştir. Ayrıca mahkemece kurulan tescil hükmünün infazının mümkün olması gerektiği halde taşınmazın kim adına hangi oranda tapuya tescil edildiği de anlaşılamamaktadır. Yine bilirkişi raporlarında taşınmazın yerleşim alanı içinde kaldığından bahsedilmiş ancak imar uygulaması olup olmadığı araştırılmadan hüküm kurulmuştur.
O halde, mahkemece, Döşemealtı İlçe Belediye Başkanlığı ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya katılımı sağlanarak taraf teşkili oluşturulmalı delilleri toplanmalı, dava konusu taşınmazı kapsar şekilde imar çalışması yapılmış ise yapılan tüm imar çalışmalarına ilişkin bilgi belgeler getirtilmeli, dava konusu taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin kadastro tespit tutanak örnekleri ile 22/a çalışmasına ilişkin tutanakları ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ile davalı iseler dava dosyaları dosya içine alınmalı yine çekişmeli taşınmazı kapsayan en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile davanın açıldığı 1998 tarihinden 15-20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01/06/1988 gün ve 31/13 E.-K.; 14/03/1989 gün ve 35/13 E.-K. ve 13/06/1989 gün ve 7/25 E.-K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03/03/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hâkim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; taşınmazın 22/2-a krokisine göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı; taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterilmeli; en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile dava tarihinden 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak bilirkişilerce incelenip, taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü üzerindeki ağaçların yaşı, cinsi, kapalılık oluşturup oluşturmadıkları ve tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığı imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığını gösterir bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, tüm kanıtlar toplanıp birlikte değerlendirilmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Belirtilen hususlar gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılardan ... ve Arkadaşları ile davalılardan Hazine ve Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 08/06/2020 günü oy birliği ile karar verildi.